Salı, Mayıs 25, 2010

EMEKLİYİZ AMA ÖLMEDİK

EMEKLİYİZ AMA ÖLMEDİK…Fevzi MORAY



Değerli dost ve silah arkadaşlarım, 10 Mayıs 2010 tarihinden bu güne kadar Muğla’nın bakir kalmış Sarıgerme beldesindeyim.. Mütevazı yerimde eşimle birlikte iletişim imkanlarından uzak, irili ufaklı hayvanlarla birlikte özlem duyduğum dağ hayatını yaşamaktayım..Bu nedenle sizlerle irtibat kuramadığım için özür dilerim.Fırsattan istifade son zamanlarda hepimizi rahatsız eden önemli bir konuya dikkat çekmek istiyorum..

                                                                         ***

Alnının akıyla emekli olan ve halen görev başında bulunan değerli komutanlarım ve kahraman silah arkadaşlarım, hepinize merhaba…Emekli Yarbay Ömer Yıldız’ın aşağıda kaleme aldığı ve bir kısmına katıldığım anlamlı yazısını, kendi görüş ve düşüncelerimi de ilave ederek sizlerle paylaşmak istedim. Konunun hassasiyeti nedeniyle önce Sayın Yıldız’ın yazısında katılmadığım hususları dile getirmeliyim.

 Değerli silah arkadaşım Ömer Yıldız, ülkesini seven ve Türk Silahlı Kuvvetlerinde özveriyle hizmet etmiş muharip (Savaşçı) bir subaydır..Yazısını baştan sona kadar dikkatle okudum. Özellikle yazısının "Türk subayı savunmanın her türlüsünü bilir" ifadesine kadar söylenecek bir şey yok. Katıldığımı belirtmeliyim.Daha sonra kullandığı talihsiz beyanlarını tasvip etmediğim gibi yayınlamamayı da düşündüm. Ancak özgeçmişini ve kutsal ocaktan yetişen savaşçı bir subay ve zor olan bu meslekte yıllarca özveriyle görev yapan biri olduğunu dikkate alarak yazısının tamamını yayınladım.

Özellikle Yıldız kardeşimin bir bütün olan ve ilelebet olmaya azmetmiş Türk Silahlı Kuvvetlerini ayrımlaştıran ifadelerine katılmam mümkün değildir..
                                                        ***

Değerli dostlar,Türk askerinin (Ulus) üzerinde seviyesizce ve alçakça yapılan uygulamalara her gün bir yenisinin eklendiği malumunuzdur.. Bu tespit, vereceğimiz mücadelede bir adım önde olmamıza vesile olacaktır. Ama bilmenin başarıyı beraberinde getireceği mümkün görülmüyor... .Malum olduğu üzere layık olmadığımız yaşamı bizlere dayatanları çok iyi bilmemize rağmen içimizi parçalayan olaylara tepkisiz kaldığımızı da üzülerek söylemeliyim..

Türk tarihinin ana felsefesi olan “ zoru başarırız ancak imkansızı başarmak zaman alır” ilkesinden uzaklaşıp olaylara duyarsız kalmanın teslimiyet ve dolayısıyla da savaşı kaybetmek anlamına geleceği göz ardı edilmemelidir..

Son zamanlarda yoğunlaşan yıpratma kampanyalarına ilgililerin! sessiz kaldığı dile getirilmektedir.. Bu vurdum duymaz yaklaşım Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ ün önümüzü aydınlatacak ilke ve devrimlerini ölümsüzleştirmek isteyen biz, Türkiye sevdalılarını derinden yaralamaktadır.

Malumunuz olduğu üzere Coğrafi konumumuzun bahşettiği imkan ve kabiliyetler ‘kanla beslenen doyumsuzların’ gözünü döndürecek seviyedir.
Bu nedenle Emperyalist ülkelerin anılan coğrafyada gerçekleştirmek istedikleri Milli Hedef ve Menfaatlerini kısaca hatırlamak uygun olacaktır..

Malum olduğu üzere gerçekleşen iki dünya savaşının sebebi , bu zengin kaynaklara ulaşmak isteğiyle doğru orantılıdır..Hal böyle olunca Balkanlar, Kafkaslar ve Orta Doğunun tam merkezinde olan Türkiye son derece önemsenmektedir..

Stratejik konumda bulunan bir ülkeyi kaybetmemek ve hedeflerine ulaşmada insan deposu olarak kullanmak, küresel Jandarmanın alışıla gelmiş ayrı bir yöntemidir. Muhakkak ki , böylesine kutsal ve dünyanın ilgisini çeken coğrafyada doğmanın bedelinin ağır olacağının bilincindeyiz.. Ancak , Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ ün ölümünden itibaren içimizdeki hainlerin de desteğiyle , bu toprakları ele geçirmek isteyenlerin ayak sesleri her geçen gün biraz daha kuvvetli hissedilmektedir.

Dikkat edilirse ikinci dünya savaşından sonra Türkiye, Batı eksenli uluslar arası siyasi kuruluşlara bir şekilde dahil edilerek adeta göbekten bağlanmıştır..Hal böyle olunca faaliyetlerini amansızca sürdüren Küresel Jandarma, ülkenin tüm kurumlarını kontrol altına almıştır..Doğal olarak , 1991 den itibaren SSCB.’in parçalanmasıyla birlikte Amerika’nın iştahı kabarmış ve dünyaya hakim olmak için anılan önemli ve gizemli coğrafyaya yelken açılmıştır..

1952 den bu yana NATO’ya bağlı olan ülkemizde , özellikle 1991 den bu yana yaklaşmakta olan tehlikeyi fark eden ve karşı koyan tek kurum TSK olmuştur..Bu arada acı bir gerçeği söylemeden geçemeyeceğim..

Bizi yönetenlerin; verdiği mücadelede Türk Silahlı Kuvvetlerini yalnız bıraktığını üzülerek söylemeliyim.



Bu nedenledir ki emperyalist güç, içimizdekilerin de desteğiyle 1991 den itibaren TSK.’ine amansızca ve acımasızca yüklenmektedir.. ( Daha önce ABD.’in ,TSK üzerinde oynadığı oyunları sizlerle teferruatlı olarak paylaşmıştım..Arzu eden dostlarıma tekrar gönderebilirim.)

Sözde barış ortamında gerçekleştirilmeye çalışılan kanlı terör eylemlerinin hedefi de hepimizin malumudur....
Emperyalistler ( Küresel dev) Ana Hedeflerine ancak ; tek kutuplu dünyayı çok kutuplu dünyaya dönüştüreceği farz ve kabul edilen “Türkiye Cumhuriyetini” kendi saflarında bulundurmakla ulaşabilir..Zira Küresel Jandarma; Türkiye’ in kaybedilmesiyle tek kutuplu sömürünün de tarih olacağını çok iyi bilmektedir..

Bu başarıldığı takdirde sayemizde stratejik coğrafyada bulunan ne kadar hedef ülke varsa ‘Denge Stratejisi’ni uygulayarak biraz nefes alma imkanı bulacaktır diye değerlendiriyorum..

Ülkemizi savunmak adına Milli Hedef ve Menfaatlerimizi gerçekleştirmekse gayemiz eğer, Türk Milletinin bağrından çıkan kahraman Türk Silahlı Kuvvetlerimizi ilelebet ayakta tutmak yegane ilkemiz olmalıdır..

Emekli olduktan sonra ateşli silahları kılıfına konmuş bizlerin yeni silahı ( kalem) ile yapacakları sınırlıdır....

İnanınız yapılanlara dayanma ve yaşama olumlu bakma gücümüz her geçen gün biraz daha tükenmektedir.... Türk milletinin bağrından doğan kutsal ocağın fedakar evlatlarına  ( Türk Ordusu=Türk halkı) alçakça yapılan saldırılarla bir günde birkaç kez ölmekteyiz..



***Bir şeyler yapılmalı ve bu fütursuzca gerçekleştirilen eylemlere artık dur denilmelidir***
Son söyleyeceklerim , dimdik ayakta kalması için Türk Silahlı Kuvvetlerimizde özveriyle hizmet veren komuta kademesinedir…

* üzerimizde kahpece uygulanan savaşın ( Psikolojik Harp) önemli prensibi olan suskunluğu ne zamana kadar devam ettirmeyi düşünmektesiniz?


* Sık sık dile getirdiğiniz Psikolojik/ Asimetrik savaşa karşı koyma planlarını vakit kaybetmeden hayata geçirmeyi düşünüyor musunuz?


* Yine lütfen her gün daha bir yanan yüreğimize artık su serper misiniz?
* Gurur kaynağımız olan zengin tarihimizin , ulusumuzun göğsünü kabartan destanları kanla yazan Askerimizin ( Türk Halkı) her gün gözden düşürülmesine son verir misiniz.



En derin sevgi ve saygılarım ; Türkiye Cumhuriyetine gönülden bağlı olanlara, tarihine sahip çıkanlara , yeri ve zamanı geldiğinde ise ölümü hiçe sayarak atalarının armağan ettiği bu kutsal vatan toprakları için mücadele edecekleredir..
Sevgiyle kalınız..

Fevzi MORAY

20 Mayıs 2010

Sarıgerme/ Ortaca / Muğla..







**************



Emekli Piyade Yarbay Ömer YILDIZ…

Gün geçmiyor ki TSK’ne yönelik bir haber çıkmasın. Tüm haberlerde Türk Ordusu bilinen en aşağılık sokak çetesinden de beter gösterilmesin. Düzmece haberlerin gırla gittiği bir Türkiye’de Türk Ordusunun tüm saldırılar karşısında çaresizliği içler acısıdır. Sözüm ona en yüksek seviyede eğitilen Türk Ordusu Kurmayları dut yemiş bülbüle döndüler. İkide bir Türk Ordusu asimetrik savaşa maruz kalıyor yakınmaları…

Peki Türk Ordusu asimetrik savaşa maruz kalıyorsa siz ne yapıyorsunuz? Ne tedbir alıyorsunuz? Alem anladı, dünya anladı bir tek siz anlamadınız? Şu ortamda, kendinizi savunamadığınız için, güvenirlik katsayınızın çarpım değeri yok denecek kadar azaldı. Adamlar TSK’ni her türlü yalan dolanla itham ediyor, hatta camileri bombalayacağını öne sürüyor. Onca yalana dolana karşı sen ne yapıyorsun? Sadece biz asimetrik saldırılara maruzuz demekten başka ne yapıyorsunuz? Adam sana büyük darbe vurmak için fırsat kolluyor ama sen asimetrik saldırıya takıldın kaldın. Adam Türk Milletini sana düşman yapmaya karar vermiş sen asimetriktesin…

Gelen vuruyor giden vuruyor… Koskoca Türk Ordusu mahallenin yetimine döndün… Allah aşkına sokaklarda vatandaşlarla hiç konuşmuyor musunuz? Sokaklar ne düşünüyor merak etmiyor musunuz? Türk İnsanını sana cephe aldırıyorlar anlamıyor musunuz? Özellikle TSK karşıtı medyanın, Türk Ordusunu bölücü örgütle eşdeğer hatta daha fena halde göstermek için büyük bir gayret ve iş birliği içerisinde olduğu malumunuz değil mi? Eğer malumunuzsa bu çaresizliğinizin çözümü yok mu? Türk Ordusu bu kadar acizlik içerisinde mi?

Bizim ordumuz dünyanın en kuvvetli ordularından değil miydi? Psikolojik harbi, psikolojik harekâtı bilmiyor musunuz? Hani nerede kurmaylarınız? Neredeler ne iş yaparlar? Her sene anlı şanlı törenlerle onlarcası kıtalara çıkar… Dünyanın en fazla kılı kırk yaran, ayrıntıları dahi hesaplayan kurmaylarınız nerede? Fikir üretemeyen, Türkiye’den bir haber kendi gettolarında sabahın köründen gecenin kör karanlığına kadar mesai yapmaktan saçı sakalı ağarmış kurmaylarımız size gerekli karargâh çalışmasını yapmıyor mu? Kurtuluş savaşını yapan kurmayların, Atatürk’ü yetiştiren kurmayların nesli tükendi mi? Susmak ikrardır… Kurmaylarınız neyin planlamasını yapıyor? Nasıl general olurum? Nasıl göze girerimin hesabını mı yapıyor? Kurmaylarımızı kim bu hale getirdi? Kurmaylarımızın planlaması sadece komutanın gözüne girmek, yurt dışına gitmek ve generallik planları yapmak mı?

Sayın generallerim… Cesaretinizden vatan sevginizden asaletinizden zerre tereddüt etmiyorum.Ama bu sessizliğiniz,orduya sahip çıkamayışınız dikkate şayan bir durum değil mi?Türk Ordusu sahipsiz mi? Onca generali kadrosunda tutmasının manası nedir?...Türk Ordusunun şanlı komutanları destur… Yirmi dört saat size saldırılıyorlar ama siz sessizce oturuyorsunuz… Senelerce karargâhınızda, yanı başınızda çalıştırdığınız kimi emekli subay hiç durmadan Türk ordusunu ve sizleri aşağılayacak beyanlar veriyor… Siz bir şey yapmıyorsunuz? Size yapılan saldırlar karşısında bizler kahroluyoruz? Eğer siz kendinizi savunamıyorsanız biz emekli subayları çağırın sizi biz savunalım… Kendinizi savunun derken sakın aklınıza başka şey gelmesin… Hukuk çerçevesinde tedbirlerinizi alınız? Hukuku işletiniz. Türk Ordusunun küçük düşürülmesine sebebiyet vermeyiniz…Türk Ordusuna çamur atanlardan hesap sorunuz. Çaresiz ve aciz olmadığınızı gösteriniz. Bu suskunluğunuz nereye kadar sürecek? Emekli olduk ama emekliliğin tadını çıkaramadık. İşi gücü bıraktık Türk Ordusunu vatandaşa karşı savunur hale geldik. Sizin emekli mensuplarınıza karşı ne kadar ahde vefanız var bilemem ve anlamış değilim ama bizim şanlı Türk Ordumuza ve her ferdine karşı ahde vefamız, minnet, şükran aidiyet duygumuz sonsuz bir duygudur. Türk Ordusunun emeklisi de olsak Türk Ordusunun eski bir ferdi olmaktan gurur duyarız. Bizlerin milletimize, devletimize ve ordumuza karşı sadakatimiz ilk askerlik yemini ettiğimiz kadar taze ve güçlüdür.

Türk Subayının kalitesinden ve civan mertliğinden, vatan sevgisinden zerre kadar şüphemiz yoktur… Ömrünü kıtalarda harcamış bir subay olarak söylüyorum… Fukara mahallelerinin çocukları değil miyiz? Milletin evlatları değil miyiz? Biz her sabah “BÖLÜK GÜNAYDIN” derken Türkiye’ye günaydın demedik mi? Milletimizin halini Mehmetçiklerimizden anlamadık mı? Kıtalarımızda tüm zamanımızı askerlerimize ve onun eğitimine harcamadık mı? Sanırım şimdi de aynıdır… Türk Subayı savunmanın her türlüsünü bilir. Türk Subayları izzet-i nefis sahibi gururlu insanlardır. Türk Subayını General savunamıyorsa, kurmay heyeti savunamıyorsa kabahat kimindir?

Bugün subayının arasına karışmayan, tamamen ayrı dünyalarda yaşayan kişiler mi olduk?… Subay kimdir? General kimdir? Sayın paşalarım… Lütfen bir gün kışlalarınızda Subay Astsubay ve uzmanlarınızı toplayarak sohbet ediniz… Onların derlerini, sıkıntılarını dinleyiniz… Halkın arasına girmiş kadar olacaksınız… Subay astsubay halkın ta kendisidir. Halkın seviyesine ininiz. Dünyayı ve Türkiye’yi anlamayan, size anlatamayan, fikir üretmeyen, Türkiye ve Dünya gerçeklerinden uzak bir kurmay heyeti mi yetişti Türkiye’de Türk Ordusunda?…

Türk Ordusuna yapılan saldırılara gerekli yasal tepkileri vermediğiniz takdirde derhal o makamı boşaltınız. Vazifesini yapmayan,ordusunu iç ve dış tehditlere karşı koruyamayan komuta heyetinin Türk ordusunda yeri yoktur. Sorumluluktan kaçan komuta heyetlerinin bırakın Türk Ordusunu, Dünyada da yeri yoktur. Türkiye’de Türk Ordusunu savunamayan bir kurmay heyetinin ve general kadrolarının derhal yenilenmesi, Türkiye Cumhuriyetini kuran Komuta ve kurmay heyetinin ruhuna kavuşması lazımdır. Türk Generalleri Türk Ordusunun burjuvası değildir… Kurmay heyeti de, generallere hizmet eden alt sınıf değildir.

Çözümsel ve üretkenlikte fikri kabızlık çeken bir kurmay heyeti ve bu heyeti yaratan son derece silik ve kayıp general kadroları mı var Türkiye’de? Eri ile haşır neşir olmayan Subay, Subay değildir. Subayı ile haşır neşir olmayan generalde general değildir. Siz daha ordu evinde subayla aynı masada oturmuyorsunuz ki sokaklarda halka karışasınız?... Bu çağda bizler vebalıymışız gibi aramıza girmiyorsunuz.

Yani anlayacağınız şu kurmaylık mantalitesi ve düzenini ve general olma kriterlerini Atatürk’ü yetiştiren Harp Akademileri seviyesine çıkarınız. Onu da yapamıyorsanız varın gerisini siz hesap ediniz…

Lütfen, bir emekli subay olarak sizden istirham ediyorum. Bizim itibarımızı zora sokmayınız… Hiçbir şey yapamıyorsanız emekli subaylarınızı çağırında ülkede insanlar nasıl yaşıyor onu anlayınız?

Türk Ordusunun,şanlı ordumuzun erinden en yüksek seviyedeki komutanına kadar hepsinin vatan ve millet için çarpan yürekler taşıdığını canı-ı gönülden inanıyorum ve biliyorum. Türk Ordusunun her ferdi cesurdur. Haksızlıklara karşı acımasızdır. Hak hukuk çerçevesinde vazifesini en iyi şekilde yapar.

Derdimiz, feryadımız ordumuzu ve değerli üyelerini incitmek,küçük düşürmek değildir. Feryadımızın manası sokaklarda emekli subaylarımızın ve vatandaşın sesini size duyurmaktır. Demokrasiden, hukuktan ve anayasamızın değişmez maddelerinden gayrı hiçbir çözümü de kabul edilmeyeceğimi ifade etmek isterim.

Hani sizde çaresiziz derseniz biz ne yapalım… Siz sizi koruyamazsanız bizi kim koruyacak.

Sayın generallerim kristal kuleler kırıldı. Kral çıplak, kral çıplak…



Hadi kalın sağlıcakla…



Ömer YILDIZ

Cumartesi, Mayıs 01, 2010

Hanımlar en değerli varlıklardır...

HANIMLAR EN DEĞERLİ VARLIKLARDIR..F.MORAY

Sevgili dostlarım , ekte gönderilen Powerpoint slayt gösterimini, sesi açıp dikkatle dinleyince Anaların , Bacıların, Ninelerin kısaca Bayanların ne kadar kutsal varlıklar olduğu bir kez daha gözlerimin önünden film şeridi gibi geçti..Siz bayanlar adına hem gururlandığımı , hem de 21 yüzyılda bayanları önemsemeyen ataerkil uygulamalara, hemcinslerinin alet edildiğini görmekten duyduğum üzüntüyü belirtmek isterim.

Bayanların ne kadar kutsal, üretken, saf, temiz, yardım sever , acıları göğüsleyen ve vefakar olduğunu çok iyi bilen biriyim. Zira 87 yaşında kaybettiğim Anam , babamın erken vefatıyla 28 yaşında dul kaldığında en büyüğü 11 yaşında dört erkek kardeş ortada kalmıştık...Anam bir daha hiç evlenmemiş ve saçını süpürge ederek hepimizin yüksek okullarda okumasına imkan sağlamıştı..

Hem Analık hem de Babalık yapan , en önemlisi de Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK dönemini yaşayan ve onun ilke ve devrimlerini bizlere aşılayan anamız sayesinde elimiz bu gün gerçekleri yazmak adına korkmadan kalem kullanabiliyor..
Ben kendi adıma bir şeyler yazarak hedef kitlemi çoğaltabiliyor ve onlarla tek bir yumruk olabiliyorsam bunu önce ilham aldığım Atatürk’üme , sonra yaşamımı şekillendiren ,renklendiren ve onurlandıran Anama , daha sonrada Öğretmenlerime borçluyum..
Bu nedenle kendini korumaktan aciz olmadığı bilinen böylesine münevver, ahlaklı bayanlarımızı baskıyla evine kapatmaya gayret gösteren despot erkek zihniyetinden nefret ediyorum..
O kendini korumaktan aciz olmayan münevver bayanların hak ve hukukunu dile getirirken hissettiğim burukluğu inanın anlatamam..
Yoğunlukla gözlerimizin alışması adına yaratılmaya çalışılan ve bilinci kapanan cicili bicili peçeli, çarşaflı bayanları camiamızda sıklıkla görürken , Türkiye’nin nerelere götürülmek istendiğini anlamak hiçte zor değildir..
Bu nedenle aydınlığa hasret bırakılmaya çalışılan bayanlarımızın yaşamını karartmaya çalışmak adına bilinçli kapanan satın alınmış bayanlara bir uyarım olacaktır..
“Takip ettiğiniz yol tehlikelerle doludur.. 21 yüzyıl akıl çağıdır..Çağ dışı yaşantıya alet olmak, bayanları ilkelliğe mahkum etmektir..”

Birde bilinmesi gerekenlerden habersiz yetişen ( televizyonlarda yayınlananlar) toplumumuzun gözünden kaçırılan bir uygulamaya dikkat çekmek istiyorum..

“Emperyalistler hiçbir zaman Demokratik, atılımcı, araştırıcı, kendi imkanlarını kullanarak zenginleşen ülke görmek istemez..”
Bu maksatla bir ülkeyi sömürmek için amansızca takip ettiği üç önemli stratejiyi hayata geçirir..

Önce ülkenin Din’ini daha sonra da Dil’ini yok ederek bölüp parçalar.. Daha sonra da borçlandırarak ( Ekonomik bağımlılık) kendine bağımlı hale getirir ki artık o ulus, vasıfsız bir toplum haline dönüşmüştür...

Gerisi son tahlilde olduğu gibi malumun tekrarıdır..

Emperyalistlerin stratejilerine destek veren içimizdeki vatansızlarca, Din’ini bilmeyenlerin kandırılacağı yer ne yazık ki İbadethanelerimiz olmaktadır.
Ülkemizde .Din’ini bilmeyenlerin kandırılması ve Manevi duyguların istismarı kutsal mekanlarda hiçte zor değildir..

Meydanı boş bulup birilerinin himayesinde para karşılığı satın alınmış bayanlar! şimdi size tekrar sesleniyorum..
Allahın biz Müslüman’lara bahşettiği Kur’an’ı Kerimi , elinizi şakağınıza koyup ,kendi lisanınızı onurlandırarak Bakara suresinin 44’cü Ayetinde belirtildiği gibi okursanız üzerinizde oynanan oyunları görebilirsiniz... Dünya'da sizin hayal ettiklerinizi yasayan İran , size bu kadar yakınken hemcinslerinizi ateşe atar olmanızı anlamak mümkün değildir..
Üzerinizde oynanan oyunu anladığınızda iş isten geçmiş olacaktır… Bu kadar alımlı olduğunuz dikkate alındığında sizin gidecek başka yerinizin olduğu anlaşılıyor ama , baş tacı ettiğimiz o muhteşem eli öpülecek bayanların ne yazık ki ! kan dökülerek, büyük sıkıntıları göğüsleyerek bizlere emanet edilen bu ülkeden başka gideceği bir ülke yoktur..
İşte sevgili hanımefendiler, ben bu gösterimi izlerken birden aklıma takılanlar burada kaleme döküldü.. Eğer düşüncelerimle sizleri üzdüysem beni affediniz..
Son sözün nedir derseniz?..

Haklarınızın korunmasında erkeklere ihtiyacınız olmayacak kadar Onurlu, Mücadeleci ,Zeki Ve Akıllısınız!!!!

Sonuç olarak ; yukarıda açıkladıklarımın ışığında ,bir günde dört mevsimin hüküm sürdüğü , ele geçirene büyük avantajlar sağlayabilecek bir vatanda yaşadığımız nedeniyle düşmanımızın çok olduğunu unutmayacak kadar gerçekleri bildiğinize inanan bir oğlunuz, , kardeşiniz ve kısaca sizi seven biri olarak en içten saygılarımı sunuyorum..

Fevzi MORAY 01 Mayıs 2010 İZMİR…..



________________________________________