Pazar, Kasım 28, 2010

Öğretmenlerimizin hakkını ne zaman vereceğiz?

(...) ÖĞRETMENLERİMİZİN HAKKINI NE ZAMAN VERECEĞİZ.


Dünya devi , düşünen , düşündüğünü dile getiren ve gerçekleşmesi için amansızca mücadele verecek insan istemiyor. Hal böyle olunca da ülkelerin silkelenmesi , kalkınması küresel gücün iki dudağı arasından çıkan sözlere endeksleniyor. O nedenledir ki ihmal edilen Eğitim camiamıza, o camiaya hayat vermeye çalışan vefakar ve fedakar öğretmenlerimize yapılan vefasızlıkları her yıl dilimize dolar olduk. Gerçekleri görmemize ve inkişaf etmemize olanak sağlayan bu kadar önemli bir kurumu kendi ellerimizle neden öldürmeye çalışırız anlamak mümkün değildir. Hala, eğitim sistemimize akılcı çözüm bulabilmek için küresel devden müsaade almamız mı isteniyor. Bu tuzağı kuranların iznini beklersek vay halimize vay ki ne vay...Sayın Yılmaz ÖZDİL’ in Hürriyet Gazetesinde 24 Kasım 2010 tarihinde kaleme aldığı akıl ve düşünce kokan yazısını okuduğumuzda, en önemli Milli Güç Unsurlarından olan Eğitim Sitemimizin ayaklar altında paspas yapıldığını görebilme imkanı yakalanır diye düşünüyorum.

Eğitimde E Z B E R C İ L İ Ğ İ N özel dershanelerle aşılandığını, bu uygulamayla okulların etkinliğinin sıfırlandığını , bu ve buna benzer eğitim sorunlarının aşılması için hiç bir etkinlikte bulunulmadığını kabul etmeliyiz. Üzülerek belirtmeliyim ki, Eğitim Ordumuza, bu güne kadar Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK dışında, hiç bir iktidarın gözle görülür akılcı ve reformist katkısı olmamıştır.



Hukukun ve dolayısıyla da demokrasinin bitirildiği bir ülkede huzuru ve başarıyı yakalamak mümkün müdür?

Baskı altında bulunan ve kararlı hareket edemeyen ülkelerin Eğitim kurumları gelişebilir mi? Bağımsızlığı elinden alınmış , adeta köleleştirilmiş bir ülkenin çağdaş uygarlık seviyesine çıkması mümkün müdür? Hürriyeti kısıtlanmış bir ülkenin , dar boğazda olan bir ulusu kurtaracak Büyük Beyinleri yukarıya taşıyabilecek gücü olabilir mi? Liderlerin sultasında bulunan köhnemiş parti ve seçim yasalarını değiştirmeden bizleri yönetmesini istediklerimizi ( Millet Vekili) acaba seçebilir miyiz? Tabii ki tüm soruların cevabı hayırdır.

Konuya esas olan Eğitim ordusunda dağ gibi duran sorunlara çözüm bulunamadığı takdirde , her yıl canım öğretmenlerimizi işportacıda, pazarda ve benzeri yerlerde ekmek parası için mücadele ederken görmeye ve bu gibi sorunları temcit pilavı gibi dile getirmeye devam ederiz.

Aslına bakarsanız Sayın RTE kısa süre evvel Görsel Medyada çok anlamlı bir söylevde bulunmuştu.

Okuyun, Düşünün, Uygulayın, Nezaret Edin. Sayın Başbakan, sekiz yılı aşkın iktidarı döneminde eğer bu sözünün arkasında durup sorunları çözebilseydi bu gün Türkiye çok daha elzem konuları hayata geçirmek üzere masaya yatırır olurdu. Düşüncenin olmadığı ve ezberciliğin hakim olduğu bir toplum iki şiddetinde bir depremle yıkılır değerli dostlarım. Daha doğrusu temeli sağlam olmayan bir binaya sonsuza kadar kat atamazsınız.. Ülkemizin temelinin ne kadar sağlam olduğunu siz dostlarımın takdirlerine bırakıyorum. Sevgili ve kıymetli öğretmenlerimizin ellerini saygıyla öpüyor , öğretmenler gününü kutluyorum..

24 Kasım 2010 ANTALYA

Fevzi MORAY

Pazar, Kasım 07, 2010

Günümüz savaşından kazançlı çıkmak.Fevzi MORAY

GÜNÜN SAVAŞINDAN KAZANÇLI ÇIKMAK..F.MORAY

Sevgili dost ve silah arkadaşlarım yaş ilerledikçe sağlığa biraz daha önem vermek gerekiyor. Geçmekte olan hastalığım nedeniyle umarım kısa zamanda sizlerle teferruatlı yazılarımı paylaşma imkanı bulacağım.

***

İleti adresime Sayın MHP lideri Devlet bahçelinin " her şeyi göze aldık" başlıklı yazısı geldi. Şimdi Sayın Bahçeli’nin aşağıdaki yazısının konuya esas teşkil eden bazı bölümlerine yaptığım yorumu sizlerle paylaşmak isterim. Sayın Bahçeli’nin bizlerle paylaştığı söylemlerin bir bölümü , üzülerek söylemeliyim ki stratejik hatalarla doludur.

Geçen yüzyılda çoğunlukla batı bloğu ülkeleriyle bağlayıcılığı olan sayısız uluslar arası siyasi organizasyonlara (kuruluşlara) girdik. Hal böyle olunca dışa kapalı yapılan siyasetin bu yüzyılda kesinlikle geçerli olmadığını belirtmek faydalı olur kanısındayım.. Dünya devletlerini hiçe sayan, dünya siyasetine kapılarını kapatan liderlerin kesinlikle başarılı olamayacakları tarihi bir gerçektir..

Ülkemizde rejimi tehlikeye sokan ve sosyal hukuk devletini adeta çiğneyen iktidarın tehlikeli girişimlerini Sayın Kemal KILIÇDAROĞLU haklı olarak batı ülkeleriyle paylaşma ihtiyacı duymuştur. Bundan daha doğal ne olabilir ki. Zira o ülkeler ile yapılan antlaşmalara Türkiye zamanında bir şekilde imzayı basmıştır( !?!!) Dolayısıyla istenen normlara göre hareket etme mecburiyeti kaçınılmaz olur..

Bu nedenledir ki ben, Devlet Bahçeli’nin "Şikayetimizi Türk Milletine yaparız. Ülkemizdeki bir sorunu yabancı ülkelerin temsilcilerine iletmeyiz" söylemine açıkçası bir anlam veremediğim gibi Sayın Kılıçdaroğlu’nun batı ile paylaşımını neden yadırgadığını da bilemedim.

İşin derinine inildiğinde Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ ün ölümünden bu yana uzun yıllar istemediğimiz halde başımıza geçip (!), ülkenin zor durumda kalmasına meydan verenleri, itibarını zedeleyenleri unuttuğumuz takdirde aynı filmi daha çok görürüz. Demireller, Ecevitler, Erbakanlar, Yılmazlar, Çillerler, Türkeşler,Bahçeliler ve daha ismi hala gündemde olan eskiler, acaba ne gibi uluslar arası antlaşmalara imzalar atarak ülkemizi içinden çıkılmaz hale getirmişlerdir diye düşünmeden edemiyorum.

Meseleyi özetlersek, üzülerek belirtmeliyim ki; bu yüzyılda yalnız içe açık katı milliyetçilik duygularıyla sarf edilen söylemler ve yapılan eylemler , yerimizde saymamıza ve hatta gerilememize neden olmuştur ve böyle giderse olacaktır da.. İçeride verilen mücadelenin sonuçları ortadadır..Serzenişte bulunan Bahçeli’nin önce ülkenin içinde bulunduğu durumu çok iyi analiz etmesi ve AB-D’ i dikkate alması gerekmektedir..Zira dünyada şu sıralar küresel güce ters düşen ve onu dikkate almayan liderlerin iktidara gelmesi mümkün görünmemektedir.



AKP iktidarının sekiz yıllık dönemde takip ettiği yolla, kat ettiği mesafeyi , yaşayan yaşlı liderlerin (!) çok iyi analiz etmesi ve gençliğin önünü açması gerekmektedir.

Partilerin başına geçmek için mücadele veren genç liderlerin önünün kimler tarafından kesildiğini bilmeyenlerimize bir ip ucu vereyim.

Dünyada ne kadar ülke varsa, “iktidarı ve muhalefeti” Küresel Jandarma tarafından tayin edilmektedir. Hal böyle olunca vatan ve millet aşkıyla dolu ne kadar genç lider adayı varsa Emperyalist gücün onayıyla iş başı yaptığını bilmeyen bir biz kaldık sanırım.

Şimdi tekrar AKP başarısına(!) dönecek olursak , Sayın Başbakan RTE. değil miydi her daim ülkenin iç siyasetini dış ülkelere gittiğinde açıklayan. Bunun mükafatı olarak da iki dönemdir iş başında .Bu gidişatla korkarım 2011 genel seçimlerinde de iş başında olacağa benzer..

Önemli olan Sayın Bahçeli'nin uyguladığı stratejik hatadan bir an evvel dönmesidir.. Zira Sayın Kemal KILIÇDAROĞLU , 2011 seçimlerinde bu hareket tarzıyla MHP’ in de oylarını çalacağa benzer.
"Dış güçleri hoş etmeden bu savaşı az hasar ve zayiatla atlatmak mümkün müdür?" Dikkat ederseniz kazanmaktan bahsetmiyorum..



Değerli dostlarım, çok iyi bilinmelidir ki; "Savaşı kuralına göre oynayanlar kazanır.."

Kuvvetler mukayesesi yapıldığında dış güçlerce kaosa sürüklenmiş bir ülkenin sorunlarının içe kapanarak çözülemeyeceğini Sayın Devlet Bahçeli’nin çok iyi değerlendirmesi gerekir.

O nedenle savaşı kuralına göre oynayanları tenkit etmek yerine bir an evvel

" Küresel Gücün (AB-D)" duyacağı sese odaklanmak uygun olur diye değerlendirmekteyim..Saygılarımla.

Fevzi MORAY

E.P.KD.ALBAY

http://www.kibris1974.com/


www.yenivolkangazetesi.net

http://morayfevzi.blogspot.com/

http://politikadergisi.com/







Bahçeli: Her şeyi göze aldık

"Şikayetimizi Türk Milletine yaparız.

Ülkemizdeki bir sorunu yabancı ülkelerin temsilcilerine iletmeyiz"



Bahçeli'nin bu sözleri Gandi Kemal'e ve ikide bir Brüksel'e giderek AKP'yi şikayet eden CHP yöneticilerine bir ders olmalıdır.

Ülkemizin sorunlarının çözümü için yabancı devletlerden medet ummak Atatürk'ün kurduğu parti olduğunu söyleyen CHP'ye yakışmakta mıdır?

CHP yönetimi mandacılıktan vazgeçmeli, tam bağımsızlık ilkesini savunmalıdır.



"Özelleştirmeden yana olsak ne olur, karşı olsak ne olur. Artık satacak bir şey kalmadı ki" diye topu taca atan CHP yöneticileri, Bahçeli'nin köprü, baraj vs. özelleştirilme çabalarına karşı takındığı tavrı da ibretle incelemelidirler.







"Federasyon özlemi çekenleri, ikinci cumhuriyet rüyası görenleri çok yakından takip ediyoruz."



“Bugün Cumhuriyetimizi tartışanların, başına numara vermeye çalışanların, üniter yapıyı parçalamayı arzulayanların, ayrılmaya ve dağılmaya rumuzlu mesajlarla davetiye çıkaranların, önceki nesilleri de bugünkünden farksızdır ve özellikle milli mücadele yıllarında melanet taraftarlarının zehirli eylemlerine fazlasıyla tanık olunmuştur”



-HAK PAR KONGRESİNE KATILAN AKP’LİLERİ ELEŞTİRDİ-

++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++++



“Ankara’da bölücü menşeli bir siyasi partinin kongresinde, Türkçe dışındaki bir başka dilde marş okunmuş ve burada konuk olarak bulunan iktidar partisine mensup milletvekilleri bu marşı ayakta dinleyecek kadar alçalmışlardır. Şanlı bayrağımızın dahi salona asılmadığı bir kongrede, ayakta kimlere saygı gösterilmiştir?Bu neyin marşıdır ve kime aittir? Hayatlarında bir kez olsun gözleri yaşararak, ruhları kabararak kutlu İstiklal Marşımızı dinlememiş bu zevatların, bölücü taleplerin dillendirildiği yerlerde huşuyla saygı duruşuna geçmeleri, cumhuriyetimizin yıldönümünde rezalet ve küstahlık olarak her daim hatırlardan çıkmayacaktır"



Milletin yıldızına kem gözle bakanların, uydurma marşlarla kendi ihanetlerine mazeret arayanların ‘ey rakip’ diyerek Türk’e kinlerini kusanların AKP’nin yanında saf tuttuğunu kaydeden Bahçeli, Cumhuriyet’in tahrip olması için zaman ve fırsat kollayanların, AKP’nin sağladığı imkanlardan yararlandığını da söyledi.



-“YÜREĞİN YETİYORSA PKK İLE GÖRÜŞMELERİ MİLLETE ANLAT”-





“Sayın Başbakan yüreğin yetiyorsa, cesaretin varsa mertçe ortaya atılarak PKK’yla yapılan görüşmeleri milletimize anlatırsın”



"Federasyon özlemi çekenleri, ikinci cumhuriyet rüyası görenleri ve hayalleri uygulanmayan Sevr paçavrasının yapraklarında kalanları çok yakından takip ettiğimizi ve bizim de Cumhuriyetin ayakta kalması için her şeyi göze aldığımızı herkese bildirmek isterim."



-AKP VE CHP’YE BAŞÖRTÜSÜ ELEŞTİRİSİ-

+++++++++++++++++++++++++++++++++++



Bahçeli grup konuşmasında başörtüsü sorununu da değerlendirdi. AKP’nin yanında yer almak için heveslenen CHP’nin başörtüsü yasağının kalkması konusunda samimi olmadığını kaydeden Bahçeli, AKP ve CHP’yi milleti hayal kırıklığına uğratmakla suçladı.



Bahçeli, “Çarşaf giymiş hanımefendilere parti rozeti takarak, samimiyet ve siyasi dürüstlük ispat edilemeyecektir. Kabul edemeyeceğimiz bir boyuta ulaşmaya başlayan başörtüsü sorununu fırsatı ganimet gören bir anlayışla pazarlık malzemesi yapmak ana muhalefet partisinin düştüğü çukurun derinliğini göstermesi bakımından ibretliktir. CHP ve AKP çözüm karşısında direnç olmak için ellerinden gelen her türlü engeli çıkarıyor. Başörtüsü sorununun odaklandığı alanın üniversiteler olduğu malumdur. İşin içine kafa karışıklığı yaratacak ve şüpheleri tetikleyecek başka hususları sokmak, başörtüsü sorunu üzerinden korkuları depreştirmek, en başta çözümsüzlüğe lojistik destek sağlayacaktır. Yoksa CHP’nin ve AKP’nin istediği bu mudur” diye konuştu.

-“BAŞBAKAN’IN SÖZLERİ TALİHSİZLİK”-

Başbakan Erdoğan’ın “Başını örtmeyen hanım kardeşim, kalkıp başı örtülü olan için ‘senin için bu mücadeleyi vereceğim’ diyemiyor” şeklindeki sözlerini ‘kendini bilmezlik’ olarak nitelendirdi.



“Bu seviyesiz ve başkalarına görev hatırlatan değerlendirme sahibinin, bu ülkede Başbakanlık makamını işgal ediyor olması inanın büyük bir talihsizliktir. Sayın Başbakan bu sorunun çözüm yeri nettir. Vatandaşlarımızı itham etmekten, özellikle başı açık hanımefendileri suçlamaktan bir an önce vazgeçmek senin ve partinin hayrına olacaktır. Başbakan’ın kendisinde ve çevresinde olmayan hoşgörüsüzlüğü ve samimiyetsizliği başkalarına yıkmaya ve ihale etmeye çabalaması da mutlaka geri tepecek ve bu zihniyete Türk kadını en güzel cevabı mutlaka verecektir”



-CHP LİDERİNE “AB’YE ŞİKAYET” TEPKİSİ-



Bahçeli, grup toplantısında, geçen hafta Meclis Genel Kurulu’nda konuşan Almanya Cumhurbaşkanı’nı da eleştirdi. Türkiye Cumhuriyeti’nin başkalarının teşviki, cesaretlendirmesi ve yol göstericiliğiyle yürüyecek bir devlet olmadığını söyleyen Bahçeli:

“Konuşmasında ne hikmetse, kültürel çoğulculuktan bahseden Almanya Cumhurbaşkanı sıra Almancanın öğrenilmesi ve Alman yaşam biçiminin kabul edilmesiyle ilgili değerlendirmeye gelince tavizsiz bir duruş sergiledi. Kendi devlet, millet gerçeklerinden ve ilkelerinden ödün vermeyen bu zihniyet sahibinin Türk milleti için aynı hassasiyeti göstermiyor olması çelişkili ve çifte standartlı bir Batılı yaklaşımı olarak hafızalarımıza kazınmıştır”

dedi.



Bahçeli, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun AB Komisyonu Genişlemeden Sorumlu üyesiyle yaptığı görüşmede HSYK seçimleri ile medya üzerindeki baskılardan yakınmasını da eleştirdi.

Bahçeli:

“HSYK seçimlerini biz de eleştirdik. Ancak bizim aklımızdan hiçbir zaman ülkemizdeki bir konunun, sorunun ya da iç politika alanına giren bir meselenin yabancı ülkelerin temsilcilerine iletilmesi gelmemiştir. Biz AKP hükümetinin yanlışlarını ve hıyanete uzanan politikalarını yüzüne vururuz şikayetimizi Türk milletine yaparız”

diye konuştu.



-“MİLLETİN KÖPRÜ VE OTOYOLLARINDAN ELİNİZİ ÇEKİN”-

Bahçeli, her şeyi satan hükümetin şimdi de gözünü otoyol ve köprülere diktiğini söyledi:

“Başbakan mirasyedi gibi önüne geleni satmakta ve milletin kazandığını düşüncesizce harcamaktadır. Otoyollardan köprülerden ne istiyorsunuz? Artık milletin köprüsünden, otoyolundan, barajından elinizi çekin, yoksa milletimiz o eli çektirmesini iyi bilecektir”



Bahçeli özelleştirme bürokratlarına da:

“İktidara yaranmak ve göze girmek için olmayacak işleri proje diye sunmayın, atacağınız her imzanın mutlaka hesabı sorulacaktır”

diye seslendi.



--

Pazartesi, Kasım 01, 2010

Gazi ve Şehitlerimi hor görenleredir sözüm.

GAZİ VE ŞEHİTLERİMİZİ HOR GÖRENLEREDİR SÖZÜM.



Sevgili dost ve silah arkadaşlarım,

Türk Silahlı Kuvvetlerinde görev yapan diğer silah arkadaşlarım gibi ben de 31 yıl Kara Kuvvetlerin savaşçı sınıfında (Piyade) vatan ve millet aşkıyla görevimi yapmanın gayreti içinde olmuştum. Yeri geldiğinde dış güçlerin , yeri geldiğinde ‘gündüz kuzu, gece kurt’ olan içimizde ki mahlukların acımasızlıklarını , ‘keser döner sap döner bir gün gelir hesap döner’ düşüncesiyle içime gömmüştüm. “Ayağını basmadığın yer vatanın değildir” ilkesiyle heybetli arazilerin en tepe noktalarını haykırma ve içimi boşaltma yeri olarak bellemiştim.

Bir zamanlar, teröristleri kıstırıp imha etmenin eşiğindeyken, Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ ün vefatından bu yana gelmiş geçmiş iktidarların dış güçlere ve içimizdeki vatansızlara verdiği vaatler(!) nedeniyle öldürücü hamlelerimiz sürekli boşa çıkarılmıştı.

Türk milletinin bağrından çıkan kutsal ocağın fedakar evlatlarına ( Türk Ordusu=Türk halkı) yapılan saldırılarla bir günde birkaç kez ölmekteyiz. Vatanını ve Türk insanını sevenlerin düşman ilan edildiği , suçlu olup dışarıda elini kolunu sallayarak gezen insanların rağbet gördüğü bir ülkede yaşar olduk.

Artık tahammülümüzün kalmadığı bilinmelidir.

Ancak yürekler parçalayan tüm olumsuzluklara rağmen umudumuzu asla yitirmedik ve yitirmeyeceğimiz de çok iyi bilinmelidir..
Anlamlı gösterimi izledikten sonra ümitlenerek siz sevgili dostlarıma , bu vesileyle Türk ulusunu hiç bir gücün yıkamayacağını ve umutlarını söndüremeyeceğini bir kez daha haykırmak istedim..

Buradan içimizdeki sapkınlara ve dışımızdaki bizi bilmezlere diyorum ki, karşılık beklemeden bu vatana hizmet yolunda biz ölümü göze alanları hiç bir güç yıpratamayacak ve saf dışı edemeyecektir..Bu savaşı bizim kazanacağımızı ve Türkiye’nin ilelebet payidar kalacağını adım gibi biliyorum..

Sevgili dost ve silah arkadaşlarım, çatışmada sakat kalan kahraman askerimizin, tedavi gördüğü hastanenin hekim odasından , görev yaptığı komutanlığa bağlanarak dile getirdikleri karşısında inanınız göğsüm kabardı, bir çocuk gibi sevinç gözyaşlarına boğuldum.

Emekli olmamın üzerinden 11 yıl geçtikten sonra damarlarımdaki kanın tıpkı gençliğimdeki gibi coşkuyla aktığını hissetmekteyim.

O isimsiz kahraman askerimizin söylemleri ; hiç şüpheniz olmasın ki, düşmanların kulaklarına küpe, suratlarına atılan tokat olacaktır.

Yine O kahraman Mehmetçiğimizin söylemleri; bu zor hayat şartlarını onunla paylaşan ve yapılan vicdansızlıkları unutmayan kahraman Mehmetçiklerimize ise güç ve azim verecektir.
 Bizlere yaşatılan acılara rağmen insanın gururunu okşayan ve göğsünü kabartan bu gösterimi izleyip de ağlamayacak Türk olabilir mi sorarım sizlere dostlarım?

Ey! Okyanus ötesinden insanlık suçu işleyenlere maşalık yapan günümüzün teknoloji mühendisleri ve benzeri şahsiyetsizler (!) sizlere sesleniyorum..Gösterimi izledikten sonra gerçek Türk’ün mevcudunu tespit etmekte hiç zorlanmayacaksınız. Karşılaştığınız rakamlar karşısında küçük dilinizi yutacak ve Türk'ün gücünü, kim olduğunu ve neleri yapabileceğini çok iyi anlamış olacaksınız.

Dünyanın en güçlü orduları arasında en başlarda yer almak her ülkenin harcı değildir. Bu nedenle son olarak Türk Silahlı Kuvvetlerimizde özveriyle hizmet veren ve fakat tahrik edilerek yoldan çıkarılmaya çalışılan ‘komuta kademesine’ naçizane bir mesajım olacaktır.

Türk ulusu bu muhteşem mertebeye bileğinin gücü ve yüreğinin asaletiyle ulaşmıştır. Ve o mertebeden hiç bir güç ordumuzu ayaklar altına almaya muktedir olamaz. O nedenle fütursuzca gerçekleştirilen çirkin eylemlere karşı mutlaka zamanında tepki gösterilmeli ve cengaver Türk Silahlı Kuvvetlerin tesçillenmiş ‘ünü’ sonsuza kadar yaşatılmalıdır.
Çünkü Türkiye’mizi , sürüklenmeye çalışıldığı karanlıktan kurtaracak başka bir silahlı güç yoktur.

Şu sıralar askerimize yapılan yoğun saldırılara dayanma gücümüz sıfırlanmışken ,umutsuzluğumuzu ortadan kaldıracak , ileriye güvenle bakmanıza imkan verecek ve kanayan yaralarımıza merhem olacak gösterimle ben Türk’üm diyen herkesi baş başa bırakıyorum. 31 Ekim 2010 Antalya

“Ne Mutlu Türk’üm Diyene”

Lütfen , CTRL ve farenin sol tuşuna aynı anda basar mısınız?






Sevgi ve saygılarımla..
Fevzi MORAY