Perşembe, Ekim 28, 2010

SAVAŞ NASIL KAZANILIR?

"SAVAŞ NASIL KAZANILIR? " Fevzi MORAY

Sevgili dost ve silah arkadaşlarım, az kaldı.. Kısa zaman sonra daha teferruatlı  yazılarımı sizlerle paylaşacağım..Şimdi ancak önemli ve biraz da tehlikeli gördüğüm  bazı görüşlere şu sıralar kısa ama öz eleştirilerle katılmaktayım..Sayın Devlet Bahçeli'nin " Her şeyi göze aldık" başlıklı düşüncelerine yaptığım yorum aşağıdadır..

Serzenişte bulunanların sesini biz duymuşuz ne yazar.. Değişen bir şey oluyor mu? MHP'in durumu ortada.."Böyle başa böyle tarak.." Şikayeti dile getirenler olarak bu güne kadar ülkedeki konumunuzda bir değişiklik var mıdır? ..Kimi  kime şikayet ediyorsunuz?..
Sayın Başbakan değilmiydi her daim ülkenin iç siyasetini dış ülkelere gittiğinde açıklayan. Bunun mükafatı olarak da iki dönemdir iş başında .. Böyle devam ederse 2011 de de iş başında olacağa benzer..
Önemli olan Sayın Bahçeli'nin ne yapmakta olduğudur. Zira Sayın Kemal Kılıçdaroğlu , bu hareket
tarzıyla MHP nin de oylarını çalacağa benzer."Dış güçleri hoş etmeden bu savaşı en az hasar ve zayiatla
atlatmak mümkün müdür?" Belki de ondandır bu telaş kim bilir!..

Çok iyi bilinmelidir ki; "Savaşı kuralına göre oynayanlar kazanır.." Dış güçlerce kaosa sürüklenmiş bir ülkenin sorunları içine kapanarak çözülemez Sayın Devlet Bahçeli. O nedenle savaşı kuralına göre oynayanları tenkit edeceğinize bir an evvel  " Küresel Gücün (AB-D)" duyacağı sesi getirmeye odaklanmak gerekir..

Bilmem anlatabildim mi?
Saygılarımla.
Fevzi MORAY
E.P.KD.ALBAY

www.yenivolkangazetesi.net
http://morayfevzi.blogspot.com/
http://politikadergisi.com/



****



Bahçeli: Her şeyi göze aldık."Şikayetimizi Türk Milletine yaparız.Ülkemizdeki bir sorunu yabancı ülkelerin temsilcilerine iletmeyiz"

Bahçeli'nin bu sözleri Gandi Kemal'e ve ikide bir Brüksel'e giderek AKP'yi şikayet eden CHP yöneticilerine bir ders olmalıdır.Ülkemizin sorunlarının çözümü için yabancı devletlerden medet ummak Atatürk'ün kurduğu parti olduğunu söyleyen CHP'ye yakışmakta mıdır?
CHP yönetimi mandacılıktan vazgeçmeli, tam bağımsızlık ilkesini savunmalıdır.

"Özelleştirmeden yana olsak ne olur, karşı olsak ne olur. Artık satacak bir şey kalmadı ki" diye topu taca atan CHP yöneticileri, Bahçeli'nin köprü, baraj vs. özelleştirilme çabalarına karşı takındığı tavrı da ibretle incelemelidirler.
"Federasyon özlemi çekenleri, ikinci cumhuriyet rüyası görenleri çok yakından takip ediyoruz."

“Bugün Cumhuriyetimizi tartışanların, başına numara vermeye çalışanların, üniter yapıyı parçalamayı arzulayanların, ayrılmaya ve dağılmaya rumuzlu mesajlarla davetiye çıkaranların, önceki nesilleri de bugünkünden farksızdır ve özellikle milli mücadele yıllarında melanet taraftarlarının zehirli eylemlerine fazlasıyla tanık olunmuştur”



-HAK PAR KONGRESİNE KATILAN AKP’LİLERİ ELEŞTİRDİ-
“Ankara’da bölücü menşeli bir siyasi partinin kongresinde, Türkçe dışındaki bir başka dilde marş okunmuş ve burada konuk olarak bulunan iktidar partisine mensup milletvekilleri bu marşı ayakta dinleyecek kadar alçalmışlardır. Şanlı bayrağımızın dahi salona asılmadığı bir kongrede, ayakta kimlere saygı gösterilmiştir?Bu neyin marşıdır ve kime aittir? Hayatlarında bir kez olsun gözleri yaşararak, ruhları kabararak kutlu İstiklal Marşımızı dinlememiş bu zevatların, bölücü taleplerin dillendirildiği yerlerde huşuyla saygı duruşuna geçmeleri, cumhuriyetimizin yıldönümünde rezalet ve küstahlık olarak her daim hatırlardan çıkmayacaktır"

Milletin yıldızına kem gözle bakanların, uydurma marşlarla kendi ihanetlerine mazeret arayanların ‘ey rakip’ diyerek Türk’e kinlerini kusanların AKP’nin yanında saf tuttuğunu kaydeden Bahçeli, Cumhuriyet’in tahrip olması için zaman ve fırsat kollayanların, AKP’nin sağladığı imkanlardan yararlandığını da söyledi.



-“YÜREĞİN YETİYORSA PKK İLE GÖRÜŞMELERİ MİLLETE ANLAT”-
“Sayın Başbakan yüreğin yetiyorsa, cesaretin varsa mertçe ortaya atılarak PKK’yla yapılan görüşmeleri milletimize anlatırsın”

"Federasyon özlemi çekenleri, ikinci cumhuriyet rüyası görenleri ve hayalleri uygulanmayan Sevr paçavrasının yapraklarında kalanları çok yakından takip ettiğimizi ve bizim de Cumhuriyetin ayakta kalması için her şeyi göze aldığımızı herkese bildirmek isterim."



-AKP VE CHP’YE BAŞÖRTÜSÜ ELEŞTİRİSİ-
Bahçeli grup konuşmasında başörtüsü sorununu da değerlendirdi. AKP’nin yanında yer almak için heveslenen CHP’nin başörtüsü yasağının kalkması konusunda samimi olmadığını kaydeden Bahçeli, AKP ve CHP’yi milleti hayal kırıklığına uğratmakla suçladı.



Bahçeli, “Çarşaf giymiş hanımefendilere parti rozeti takarak, samimiyet ve siyasi dürüstlük ispat edilemeyecektir. Kabul edemeyeceğimiz bir boyuta ulaşmaya başlayan başörtüsü sorununu fırsatı ganimet gören bir anlayışla pazarlık malzemesi yapmak ana muhalefet partisinin düştüğü çukurun derinliğini göstermesi bakımından ibretliktir. CHP ve AKP çözüm karşısında direnç olmak için ellerinden gelen her türlü engeli çıkarıyor. Başörtüsü sorununun odaklandığı alanın üniversiteler olduğu malumdur. İşin içine kafa karışıklığı yaratacak ve şüpheleri tetikleyecek başka hususları sokmak, başörtüsü sorunu üzerinden korkuları depreştirmek, en başta çözümsüzlüğe lojistik destek sağlayacaktır. Yoksa CHP’nin ve AKP’nin istediği bu mudur” diye konuştu.

-“BAŞBAKAN’IN SÖZLERİ TALİHSİZLİK”-

Başbakan Erdoğan’ın “Başını örtmeyen hanım kardeşim, kalkıp başı örtülü olan için ‘senin için bu mücadeleyi vereceğim’ diyemiyor” şeklindeki sözlerini ‘kendini bilmezlik’ olarak nitelendirdi.
“Bu seviyesiz ve başkalarına görev hatırlatan değerlendirme sahibinin, bu ülkede Başbakanlık makamını işgal ediyor olması inanın büyük bir talihsizliktir. Sayın Başbakan bu sorunun çözüm yeri nettir. Vatandaşlarımızı itham etmekten, özellikle başı açık hanımefendileri suçlamaktan bir an önce vazgeçmek senin ve partinin hayrına olacaktır. Başbakan’ın kendisinde ve çevresinde olmayan hoşgörüsüzlüğü ve samimiyetsizliği başkalarına yıkmaya ve ihale etmeye çabalaması da mutlaka geri tepecek ve bu zihniyete Türk kadını en güzel cevabı mutlaka verecektir”



-CHP LİDERİNE “AB’YE ŞİKAYET” TEPKİSİ-



Bahçeli, grup toplantısında, geçen hafta Meclis Genel Kurulu’nda konuşan Almanya Cumhurbaşkanı’nı da eleştirdi. Türkiye Cumhuriyeti’nin başkalarının teşviki, cesaretlendirmesi ve yol göstericiliğiyle yürüyecek bir devlet olmadığını söyleyen Bahçeli:

“Konuşmasında ne hikmetse, kültürel çoğulculuktan bahseden Almanya Cumhurbaşkanı sıra Almancanın öğrenilmesi ve Alman yaşam biçiminin kabul edilmesiyle ilgili değerlendirmeye gelince tavizsiz bir duruş sergiledi. Kendi devlet, millet gerçeklerinden ve ilkelerinden ödün vermeyen bu zihniyet sahibinin Türk milleti için aynı hassasiyeti göstermiyor olması çelişkili ve çifte standartlı bir Batılı yaklaşımı olarak hafızalarımıza kazınmıştır” dedi.



Bahçeli, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun AB Komisyonu Genişlemeden Sorumlu üyesiyle yaptığı görüşmede HSYK seçimleri ile medya üzerindeki baskılardan yakınmasını da eleştirdi.

Bahçeli:

“HSYK seçimlerini biz de eleştirdik. Ancak bizim aklımızdan hiçbir zaman ülkemizdeki bir konunun, sorunun ya da iç politika alanına giren bir meselenin yabancı ülkelerin temsilcilerine iletilmesi gelmemiştir. Biz AKP hükümetinin yanlışlarını ve hıyanete uzanan politikalarını yüzüne vururuz şikayetimizi Türk milletine yaparız” diye konuştu.



-“MİLLETİN KÖPRÜ VE OTOYOLLARINDAN ELİNİZİ ÇEKİN”-

Bahçeli, her şeyi satan hükümetin şimdi de gözünü otoyol ve köprülere diktiğini söyledi:

Başbakan mirasyedi gibi önüne geleni satmakta ve milletin kazandığını düşüncesizce harcamaktadır. Otoyollardan köprülerden ne istiyorsunuz? Artık milletin köprüsünden, otoyolundan, barajından elinizi çekin, yoksa milletimiz o eli çektirmesini iyi bilecektir”

Bahçeli özelleştirme bürokratlarına da:

“İktidara yaranmak ve göze girmek için olmayacak işleri proje diye sunmayın, atacağınız her imzanın mutlaka hesabı sorulacaktır”

diye seslendi.



--

Pazartesi, Ekim 11, 2010

TSK DİNİ'İNİ EN İYİ BİLENDİR. Fevzi MORAY

TSK. DİN’İNİ EY İYİ BİLENDİR.

Şu sıralar her geçen gün kartopu gibi büyüyen duyarlı insanlardan o kadar kayda değer iletiler alıyorum ki, siz habere susayan değerli dostlarımla paylaşmazsam inanın kahrolurum.. O nedenledir ki, bu gün ileti adresime düşen son derece önemsediğim bir asker yorumunu sizlerin bilgisine sunmaktan duyacağım mutluluğu kelimelerle anlatamam inanın.

Malumunuz olduğu üzere Din’imiz , her dönemde olduğu gibi yirmi birinci yüz yılda da artan yoğunlukla istismar edilmektedir. Doğru bilgileri bizlere ulaştıracak akil insanların baskı altında tutulması ve bertaraf edilmesi nedeniyle tertemiz belleklerimiz, üzülerek belirtmeliyim ki, Din’imizi istismar edenlerin hücumuna uğramıştır.

Bu düşünceden hareketle hassas bir dönemden geçildiği bilinmeli ve akılcı mücadele yapılması gereken bir Türkiye’de yaşadığımızı da unutulmamalıdır. 
Bilinçli olarak Eğitim Sisteminin üzerine çöreklenen kara bulutlar , en yıkıcı etkisini kapalı kutu olarak kalması zorlanan Kuran’ı Kerim üzerinde yapmaktadır. Bu sayede yalan yanlış bilgilerin esiri olan bir toplum yaratılmıştır. O nedenle diyorum ki gerçeklerin bilinmesinin istenmediği bir Türkiye’de yaşatıldığımızı anlamalıyız ve yapılan çirkinlikleri , sapkınlıkları da unutmamalıyız..

Şimdi esas konuya geçebiliriz..

Vakit gazetesi ve onun internet sitesinde “TSK ve Din’i Ağırlıklı Eğitim” konusu bir süredir kafa karıştırıcı bilgilerle halkın beynine şırınga edilmektedir.

TSK’ i yıpratmaya matuf haksız hitamları dikkatle değerlendiren ve bu minvalde yorum yapan Emekli Tuğgeneral Hikmet Yavaş'ın dile getirdiği gerçeklere ve olan çelişkilere  özel dikkat derim..
Medya üzerinde yapılan baskıyla Sayın Savaş’ın dile getirdiklerini çok az kişinin bildiğini üzülerek belirtmek isterim. Silah arkadaşımın Kuran’ı Kerimden bire bir örnekler vererek yaptığı yorumun yayınlanmaması son derece manidar ve üzüntü vericidir...Hem de anılan gazetede konuyu işleyenlerin, “konuyla ilgili düşüncelerinizi gönderin yayınlayalım diye çağrıda bulunmasına rağmen…”

Sevgili dostlarım ve mukaddes peygamber ocağının havasını teneffüs etmiş , ondan ilham alarak kutsal ocakta özveriyle görev yapan kahraman silah arkadaşlarım, bilgi kirliliğiyle dolu yazı dizisinin işlenen tehlikeli ana başlıklarını Emekli Tuğgeneral Hikmet Yavaş'ın yorumunun içinde bulacaksınız.. Gerçeklerin anlatıldığı yorumu dikkatle ve altını çizerek okuyacağınıza ve Türk halkıyla paylaşacağınıza yürekten inanıyorum.. Her zaman söylediğim gibi yılmadan bu engelleri de aşacağımıza inancım tamdır..

En derin sevgi ve saygılarımla.

Fevzi MORAY

E.P.KD.ALBAY

www.kibris1974.com

www.volkan gazetesi.net

http://morayfevzi.blogspot.com/



***



Sayın Haber Vaktim Editörü,





Türk Silahlı Kuvvetleri'nde Eğitim konulu yazı dizisine başlayacağınızı belirtiyor ve bazı açıklamalarda bulunuyorsunuz. Söz konusua açıklamalarınızda özetle:

"Subayların, bugünkü eğri yada doğru bu duruşlarının nedeninin, hakları ve alamadıkları eğitimin eseri olduğunu" söylüyorsunuz.

Toplumun önemli bir bölümünde; "Subaylarımız başörtüsüne karşı, Kur'an kurslarına karşı; muhafazakâr partilere, muhafazakâr Sivil Toplum Örgütleri'ne, gazete ve televizyon kanallarına mesafeli, muhafazakâr parti, STK ve medya organlarını takip eden halka da karşılar. Kısacası toplumun çok önemli bir bölümüne karşılar" kanısı hakim diyorsunuz.

Kendi kendinize bir dizi soru sorup cevabını da kendiniz vermek suretiyle; "Bu algılamanın toplumda durduk yerde oluşmadığı, Türk subaylarının DİNE VE SİYASETE ÇERÇEVE ÇİZME dürtüsüyle yetiştirildiği ve TSK'deki eğitim sisteminin temelinde bunun olduğu" sonucuna ulaşıyorsunuz.

"Yazı dizinizi okurken yer yer çok şaşıracağımızı, yer yer çok azacağımızı ve ‘Peygamber Ocağı’ olarak gördüğümüz, görmek istediğimiz TSK'mizin acı gerçekleri ile yüzleştiğimizde, yakıştıramayacağımızı ve üzüleceğimizi" vurguluyorsunuz.

"Uzman görüşlerine göre; ülkemizde ilköğretim ve liselerde okutulan zorunlu Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi çocukların dini eğitimi konusunda yeterli olmuyor. Okullarda verilen eğitimin yetersizliğini gören aileler çocuklarına kendi gayretleri ile İslam'ı öğretmeye çalışıyor, özellikle Yaz aylarında Kur'an kursları dolup taşmakla birlikte, veliler özellikle Cuma namazlarına ellerinden tuttukları çocukları ile iştirak ediyorlar" diyorsunuz.

"PEKİ, YA SUBAY AİLELERİNDE DURUM NE?" sorusunu gündeme getiriyor ve yine cevabını kendiniz şöyle veriyorsunuz: "Bu güne kadar subayların, subay ailelerinin dini eğitimi üzerine yapılmış herhangi bir araştırma, anket bulunmamaktadır. Bununla birlikte; halkın önemli bir bölümünde ailelerin kendi gayretiyle edindiği Din'i eğitim KONUSUNDA SUBAY AİLELERİNDE İSE AĞIRLIKLI OLARAK İLKÖĞRETİM VE LİSEDE ZORUNLU OLARAK OKUTULAN VE HAFTADA BİR İKİ SAATTEN İBARET OLAN DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ İLE YETİNİLDİĞİ görülüyor" sonucuna varıyorsunuz.

"Aileler, namaz kılmanın, dini eğitim almanın, dini sohbetlere katılmanın "İRTİCAİ FAALİYET" olarak görülebildiği TSK'nın liselerinde, harp okullarında okuyan çocuklarını bunun dışında bir eğitime, kursa yönlendiremiyor" diyorsunuz.

"BİR BABANIN ASKERİ LİSEDE OKUYAN OĞLUYLA CAMİYE GİTTİĞİ NEREDEYSE HİÇ GÖRÜLMEMİŞ BİR OLAY" iddiasında bulunuyorsunuz.

"YİNE BİR AİLENİN ASKERİ LİSEDE OKUYAN OĞLUNU YAZ TATİLİNDEDİNİ EĞİTİM ALMASI İÇİN BİR KURSA GÖNDERMESİ NEREDEYSE İMKANSIZ" diyorsunuz.



Sayın Editör,

Yayınlayacağınız yazı dizisiyle, Türk Silahlı Kuvvetleri'ndeki eğitimi, tamamen dini açıdan irdeleyeceğiniz anlaşılıyor. Öyleyse gelin okuyucularınıza, güzeller güzeli ve en mükemmel İslam Din'imizin bazı temel kurallarını hatırlatalım. Böylece okuyucularınıza, yayınlayacağınız yazı dizisini İslami açıdan değerlendirme
fırsatını da sunalım: ALAK SURESİ 1nci, MÜZZEMMİL SURESİ 4ncü ve MUHAMMED SURESİ 24ncü ayetler, özetle; "...KURAN'I AĞIR AĞIR VE ANLAMINI İNCEDEN İNCEYE DÜŞÜNEREK OKUMAMIZI" emreder.

"ENFÂL SURESİ 22nci, MÜMİNÛN SURESİ 80nci, EN'AM SURESİ 32nci, YÛNUS SURESİ 100ncü ayetler ve daha pek çok ayet ise; "...AKLIMIZI KULLANMAMIZI" şart koşar.

Yazı dizinizin başlangıcında yaptığınız tanıtıcı açıklamanızı, eğer Kuran'da yazılı yukarıdaki emirlere uygun olarak inceden inceye düşünerek ve aklımızı kullanarak okursak; din üzerinden siyaset yaptığınız ve dini istismar ettiğiniz sonucuna varırız. Örneğin:
1. ŞİRKE GİRİYORSUNUZ VE OKURLARINIZI DA ŞİRKE BULAŞTIRIYORSUNUZ:

NİSA SURESİ 116ncı, NİSA SURESİ 48nci, KEHF SURESİ 26ncı, ŞÛRA SURESİ 21nci, ZÜMER SURESİ 65nci, EN'AM SURESİ 117nci ve TÎN SURESİ 8nci ayetlere göre; "...ALLAH KENDİSİNE ORTAK (ŞİRK) KOŞULMASINIASLA AFFETMEZ VE O HÜKMÜNE HİÇ KİMSEYİ ORTAK ETMEZ"

MÂİDE SURESİ 99ncu, RA'D SURESİ 40ncı, ANKEBÛT SURESİ 18nci, NAHL SURESİ 35nci, ŞÛRA SURESİ 48nci, EN'AN SURESİ 107nci, YÛNUS SURESİ 49ncu, A'RAF SURESİ 6ncı ve SÂD SURESİ 86ncı ayetlere göre ise; "...RESULE DÜŞEN, AÇIK BİR TEBLİĞDEN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİLDİR. ve Yüce Allah Peygamberimize ...O HALDE TEBLİĞ ETMEK SANA, HESAP SORMAK BİZE DÜŞER." Demek suretiyle ;" KULLARININ İMANINI YARGILAMA HAKKINI SEVGİLİ PEYGAMBERİNE BİLE VERMEMİŞTİR."

Kuran'ın bu açık emirlerine rağmen; Bu milleti İNANANLAR ve İNANMAYANLAR olarak kategorize ediyorsunuz. Subayları, subay ailelerini ve çocuklarını İNANMAYANLAR veya en hafif deyimiyle DAHA AZ DİNDARLAR sınıfına koyuyorsunuz.
Diğer bir deyimle;YÜCE RABBİMİZİN sevgili PEYGAMBERİMİZE bile vermediği bir yetkiyi kullanarak SUBAYLARIN, AİLELERİNİN VE ÇOCUKLARININ İMANINI YARGILAMAYA YELTENİYORSUNUZ.

Toplumun önemli bir bölümünde; "Subaylarımız başörtüsüne karşı, Kur'an kurslarına karşı, muhafazakâr partilere, televizyon kanallarına ve halkımıza karşı olduğu kanısının hâkim olduğunu" iddia ediyorsunuz:

Öncelikle, subayların Kuran'a ve Kuran kurslarına karşı olduğu tamamen yalan ve iftira olup, dinimize göre de günahtır. Bütün subayları kapsayan bilimsel bir anket mi yaptınız da bu sonuca ulaştınız. Subayların karşı olduğu şey; kaçak Kuran kurslarında, yetkisiz ve bilgisiz kimseler tarafından, Kuran'da olmayan yalan yanlış hurafelerle çocuklarımızın beyinlerinin yıkanmasıdır. Nitekim Yüce Rabbimiz de;  ÂLİ İMRAN SURESİ 78nci ayette : " ONLARDAN BİR ZÜMRE VARDIR, ASLINDA KİTAP'TAN OLMAYAN BİR ŞEYİ SİZ KİTAP'TAN SANASINIZ DİYE, DİLLERİNİ KİTAP'LA EĞİP BÜKERLER. O, ALLAH KATINDAN OLMADIĞI HALDE, BU ALLAH KATINDANDIR, DERLER. BİLİP DURDUKLARI HALDE, ALLAH HAKKINDA YALAN SÖYLERLER." ve FUSSILET SURESİ 40ıncı ayette de : " AYETLERİMİZ HAKKINDA EĞRİ İLE DOĞRUYU BİRBİRİNE KATANLAR, BİZE GİZLİ KALMAZLAR" demek suretiyle, dinimize hurafe karıştıran eğitimi yasaklamıştır.

Yüce Allah'ımızın karşı çıktığı bir şeye, askerlerin de karşı çıkması sizi neden rahatsız ediyor? Yasal Kuran kurslarını neden teşvik etmiyorsunuz?

Dini eğitim konusunda" SUBAY AİLELERİNDE İSE AĞIRLIKLI OLARAK İLKÖĞRETİM VE LİSEDE ZORUNLU OLARAK OKUTULAN VE HAFTADA BİR İKİ SAATTEN İBARET OLAN DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ DERSİ İLE YETİNİLDİĞİ görülüyor" iddianıza gelince: "...RESULE DÜŞEN, AÇIK BİR TEBLİĞDEN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİLDİR... O HALDE TEBLİĞ ETMEK SANA, HESAP SORMAK BİZE DÜŞER... O, HÜKMÜNE HİÇ KİMSEYİ ORTAK ETMEZ... ALLAH, YARGIÇLARIN EN GÜZEL HÜKÜM VERENİ DEĞİL Mİ?" diyen YÜCE RABBİMİN hakkınızda gerekli hükmü vereceğine, mütedeyyin bir Müslüman olarak inanıyorum.

Sizler, Tüm subay ailelerini ve çocuklarını dini eğitim bakımından yetersiz olmakla nasıl itham edersiniz? Sizler, güya dini eğitimi yüksek ve Müslümanlığı hiç kimseye bırakmayan bilge kişilersiniz. Allah aşkına, Subaylarla beraber ailelerinin ve çocuklarının dini eğitimlerini ve imanlarını yargılamaya kalkmanın ne demek olduğunu hiç
bilmiyor musunuz?
"Aileler, namaz kılmanın, dini eğitim almanın, dini sohbetlere katılmanın "İRTİCAİ FAALİYET" olarak görülebildiği TSK'nin lliselerinde, harp okullarında okuyan çocuklarını bunun dışında bir eğitime, kursa yönlendiremiyor" söyleminiz,

"BİR BABANIN ASKERİ LİSEDE OKUYAN OĞLUYLA CAMİYE GİTTİĞİ NEREDEYSE HİÇ GÖRÜLMEMİŞ BİR OLAY" savınız,  "YİNE BİR AİLENİN ASKERİ LİSEDE OKUYAN OĞLUNU YAZ TATİLİNDE DİNİ EĞİTİM ALMASI İÇİN BİR KURSA GÖNDERMESİ NEREDEYSE İMKÂNSIZ" gibi iddialarınız da külliyen yalan ve iftiradır.

Türk Silahlı Kuvvetlerinde; namaz kılmak ve mütedeyyin dindar olmak hiçbir zaman "İRTİCAİ FAALİYET" olarak görülmemiştir. Ancak, Din kisvesi altında TARİKATLARA MÜRİT kazandırmaya çalışmak,Radikal örgütlere MİLİTAN DEVŞİRME gayretine girmek, DİNİ SİYASETE ALET ederek, orduyu siyasal İslam'ın arka bahçesi haline getirmeye uğraşmak, Din üzerinden SİYASAL VE MADDİ ÇIKAR sağlamak, Halkımızı İNANANLAR ve İNANMAYANLAR olarak bölmek ise, hem İSLAM DİNİNE AYKIRI, hem ŞİRK ve hem de İRTİCANIN DA KENDİSİDİR.

Sonuç olarak; eminim ki "Kuranı inceden inceye düşünerek okuyan ve aklını kullanan" mütedeyyin Müslümanlar, size ve sizin gibilere; "durun bakalım, siz Allah mısınız veya Allah ile ortak mısın ki, insanların imanını yargılama hakkını kendinizde buluyorsunuz. Yüce Allahın sevgili peygamberine bile tanımadığı bir yetkiyi, utanmadan ve hangi cesaretle kullanmaya yelteniyorsunuz. Siz gırtlağınıza kadar şirke batmışsınız. Bizi de günahınıza ortak etmeyin. " diyeceklerdir.



2. DİN TÜCCARLARINI KORUYORSUNUZ VE AYNI SAFTA BULUŞUYORSUNUZ:



Askerlerin; "muhafazakâr siyasi partilere, muhafazakâr televizyon kanallarına ve sivil toplum kuruluşlarına ve halka karşı olduğu" iddiaları da yalan ve iftiradır. Çünkü: ÂLİ İMRAN SURESİ 161nci ve 187nci, BAKARA SURESİ 75nci, 79ncu 174ncü ve NAHL SURESİ 95nci ayetler; " DİNİ DEĞERLERİ BASİT BİR ÜCRET KARŞILIĞI SATMAYI, KAMU MALINDAN AŞIRMAYI VE SONUÇ OLARAK DİN ÜZERİNDEN MADDİ MENFAAT SAĞLAMAYI YASAKLAMIŞTIR"



SÂD SURESİ 86ncı ayette de; peygamberimizin bile " TEBLİĞİNE  KARŞILIK HERHANGİ BİR ÜCRET İSTEMEDİĞİNİ..." belirtmiştir

HADİD SURESİ 14ncü, ÂLİ İMRAN SURESİ 78nci, FUSSILET SURESİ 40ıncı, LUKMAN SURESİ 33ncü ve FÂTIR SURESİ 5nci ayetler ise;  " ALLAH ADIYLA İNSANLARI ALDATMAYI YASAKLAMIŞ VE BUNLARA KARŞI DİKKATLİ OLMAMIZ İÇİN BİZLERİ UYARMIŞTIR"



İşte, askerlerin karşı çıktığı şey; din, iman, Kuran, Peygamber ve Allah adı kullanılarak halkın aldatılması ve siyasi menfaat temin edilmesidir.
İşte askerler, benim güzel İslam Dinimin siyasete alet edilerek maddi çıkarlar sağlanmasına karşıdır.
İşte askerler, holdingler kurup helal kar payı vereceğiz deyip, ağızlarını Allah adıyla eğip bükerek halkın dişiyle tırnağıyla  biriktirdikleri paraları toplayıp cebe atanlara karşıdır.
İşte askerler, fakire fukaraya Allah rızası için yardım edeceğiz  diyerek, toplanan paraları yok edenlere karşıdır.

İşte askerler, halkın vergilerinden oluşan hazineden, devlet yardımı alıp zimmetine geçirenlerin Müslümanlığa gelince en önde

koşmalarına ve dinimizi istismar etmelerine karşıdır. Yüce rabbimizin de karşı çıktığı şeylere, subayların da karşı  çıkması sizi neden rahatsız ediyor?

"Subayların, başörtüsüne karşı oldukları da" bir iftiradır. Çoğumuzun nineleri ve anaları başörtülüdür: Askerler, ninelerimizin ve analarımızın taktıkları başörtüsüne değil, türban adı altında siyasileştirilmiş bir örtünme şeklinin ALLAH ADI KULLANILARAK kadınlarımıza dayatılmasına karşıdır.
Türban takanların İNANANLAR, takmayanların ise İNANMAYANLAR sınıfına sokulmasına karşıdır.

DİN TÜCCARLIĞI YAPARAK, haram yoldan zenginleşmiş olanların, 4 çeker ciplere binerek durakta bekleyen başörtülülere çamur sıçratmasına karşıdır.
"Türk subaylarının DİNE VE SİYASETE ÇERÇEVE ÇİZME dürtüsüyle yetiştirildiği ve TSK'deki eğitim sisteminin temelinde bunun olduğu" iddianıza gelince: Peşinen, bir yanlışınızı veya bilerek yaptığınız bir mantıkilesini düzeltmek isterim; Türk Silahlı Kuvvetleri, bir imam hatip okulu veya ilahiyat fakültesi değildir. Bu nedenle dini eğitim vermez. Bununla beraber, Türk Silahlı Kuvvetleri ve subayı dine en saygılı kurumlardan bir tanesidir.  Örneğin: Günde üç öğün yemeğe, Allah adıyla dua edilmeden başlanmaz.
Ramazanda, oruç tutmak isteyen tüm personele iftar ve sahur yemekleri çıkarılır.

Kışlaların çoğunda cami vardır ve mesai dışında ibadetini yapmak isteyenler serbestçe ibadetini yapmaktadır.
Generallerin, subay ve astsubayların tamamına yakını, gösteriş yapmadan oruçlarını tutmakta ve ibadetlerini yapmaktadırlar.
Din üzerinden maddi ve manevi menfaat sağlamayı, askerler günah sayarlar. Bütün bunları yok sayıp, askerlerin imanını yargılamaya kalkmak şirke bulaşmaktır.



3. MÜSLÜMANLARI FIRKALARA ( HİZİPLERE) BÖLÜYOSUNUZ:



RÛM SURESİ 32nci, ŞÛRA SURESİ 13ncü ve EN'AM SURESİ 159ncu ayetler; "...DİNİ YALNIZ ALLAHA ÖZGÜLEYEREK DOSDOĞRU TUTMAYI VE ONDA BÖLÜNÜP FIRKALARA AYRILMAMAYI. .." emrediyor.

KEHF SURESİ 102nci, MÜMİN SURESİ 14ncü, ZÜMER SURESİ 3ncü, 11nci ve 66ncı ayetler ile SEBE SURESİ 40ncı ve FÂTİHA SURESİ 5nci ayetler ise; " İNSANLARDAN VELİ EDİNMEMELERİNİ, YALNIZ ALLAHA İBADET VE KULLUK ETMELERİNİ VE YALNIZ ALLAHTAN YARDIM DİLEMELERİNİ" emrediyor. Siz ise Yüce Rabbimin emirlerine karşı gelerek: İnsanları İNANANLAR ve İNANMAYANLAR olarak kategorize edip FIRKALARA BÖLÜYORSUNUZ. Yüce Rabbimizin hiç kimseye vermediği yetkiyi, SANKİ ALLAHMIŞSINIZ gibi kullanarak, İNSANLARIN İMANINI YARGILIYORSUNUZ. Gırtlağınıza kadar ŞİRKE BATIYORSUNUZ ve okurlarınızı da ŞİRKE BULAŞTIRIYORSUNUZ. Allahtan korkmadan ve kuldan utanmadan Silahlı Kuvvetlerimize,

subaylarımıza, ailelerine ve çocuklarına İFTİRA ATIYORSUNUZ. Ordu ile millet arasına ve Silahlı Kuvvetlerimizin içine NİFAK SOKMAYA çalışıyorsunuz.

Bunların hepsi dinimize göre günahtır. Soruyorum:



SİZ ALLAH MISINIZ?






ALLAH İLE ORTAK MISINIZ?






ALLAHTAN KORKMUYOR VE PEYGAMBERDEN UTANMIYOR MUSUNUZ?






MÜSLÜMANLIK SİZİN TEKELİNİZDE Mİ?



Sayın Editör,



Okuyucularınıza bir çağrıda bulunuyor ve bu konuyla ilgili düşüncelerinizi gönderin yayınlayalım diyorsunuz.
Alın size bir okuyucu düşüncesi. Hazırladığınız yazı dizinizin yanına bunu da koyup yayınlayabilecek misiniz? Bu yazının ekinde, daha geniş çaplı bir yorum daha gönderiyorum isterseniz onu da yayınlayabilirsiniz. (daha sonra sizlerle paylaşacağım D.Uyar) Eğer inançlarınızda samimi iseniz, buyurun yayınlayın. Böylece, din kardeşlerimize yayınlayacağınız yazıları, dini açıdan değerlendirme fırsatı da sunmuş olursunuz. Bunu yapabileceğinizi hiç zannetmiyorum.



Öyleyse Yüce Rabbim sizleri ıslah eylesin.





İZMİR - Emekli Tuğgeneral Hikmet YAVAŞ

Boşa çekilen kürekler, heba olan gayretler. Fevzi MORAY

İnanın sevgili dostlarım çelişkiler içersinde olduğum şu günlerde aşağıdaki başlığı atmamak için çok gayret sarf ettim...Bildiğiniz gibi “seçimler ve olacak şikeler” konusunu tazeliğini korumak adına siz dostlarımla , önlem almaları maksadıyla ise muhalefet liderleriyle sıkça paylaşmaktayım.. Ancak bu güne kadar gönderdiğim hiçbir yazıma yetkililerden kısa da olsa cevap dahi alamadığımı itiraf etmeliyim..Görünen köye kılavuz gerekmeyeceği düşüncesiyle içim acıyarak bu başlığı attığım için özellikle siz saygın dostlarımdan özür diliyorum..Önemine ve okuyacağınıza yürekten inandığım yazım aşağıdadır....
Saygılarımla..
Fevzi MORAY



BOŞA ÇEKİLEN KÜREKLER! HEBA OLAN GAYRETLER! F.MORAY

Değerli dostlarım kahraman silah arkadaşlarım, son bir kaç senedir hayati kurumlarımız gözümüzün önünde pervasızca tahrip ediliyor..İşin daha vahimi ise , bu gidişe dur demesi gereken devlet ve hükümet erkanının gözle görülür kayıtsız tavrı ve hatta yangına körükle gitme eğilimidir..
Hal böyle olunca vatanını ve milletini seven biz Mustafa Kemal ATATÜRK sevdalılarının yürekleri dağlanmakta , yalnız kalmanın verdiği vehimle mücadele azmimiz kırılmaktadır..

Olaylardan bihaber kalmamız için damarlarımıza enjekte edilen zehirle vücut kimyamız değişmekte ve bu kutsal topraklarda yaşam anlamsızlaşmaktadır. Hiç güvenilmeyen kurumların başını çeken medya ordusu ile Siyasetçilerin büyük bir bölümü endişe verici gidişe amansızca çanak tutarak bizleri adeta sırtımızdan hançerlemektedir..

Bu arada her şeyi büyük bir dikkatle planlayıp uygulayan küresel şerif de boş durmuyor tabii ki.. İnsanları uyutmak ve hedeflerine çok daha kolayca ve masrafsız ulaşmak için maalesef popüler sanatkarları Psikolojik Harbin ilkeleri doğrultusunda Okyanus ötesinden kirli emellerine alet edebiliyor.
Nereden nemalandığı bilinen bu harika çocuklar ( toplumun ilgisini çeken sanatkarlar vb.) Okyanus ötesinden yönlendirilerek , bu yaz sıcağında ilgi çekici programlarla sahnelerde yerlerini alıyorlar..Halkı etkileme yeteneği tartışmasız olan bu ‘altın çocuklar’ aldıkları astronomik paralar karşılığı, bizlere hoşça vakit geçirtirken, emperyalist güçlerce elimizden sökülüp alınanlara inanın yürek dayanmıyor.

Evi barkı olmayan münevver ve vatansever insanların 30 yıl özveriyle çalışarak elde edebileceği bir ev (!) , yukarıda belirttiğim toplumun ilgisini çeken aktör ve aktrislerin, belirli mevkileri bir şekilde(!) işgal etmişlerin(!) parmaklarında anında yüzüğe , bazen kulaklarında küpeye, kollarında saate, kimi zamanda altlarında son model arabaya dönüşüyor..Ve ne yazık ki, özellikle sahnede yerini alan o harika çocuklar bu kadar paranın ne maksatla kendilerine verildiğinin farkında bile olmadan gizlenmeyi başarmışların (!) kirli emellerine alet olabiliyorlar..

Ha unutuyordum sevgili dostlarım. Mesele , aklımızı kafatasımızdan söküp alan Medya olunca halkın çok yakından takip ettiği survivor programını da söylemeden geçmeyelim. Normal şartlarda bu program tatil dolayısıyla yayınlanmaması gerekiyordu. Ne oldu da Ağustos sıcağında bir anda hizmete sokuldu dersiniz?.Ayrıca ilgi çeken bu programın Amerika'da (Panama) yapıldığını, zamansız ve fakat bilinçli şekilde bizlere servis edildiğini de unutmayalım..

Var mısın- yok musun ve evlendirme programlarının da aynı gerekçeyle hizmete sunulmasına özellikle dikkatinizi çekmek isterim. Bütün bunlar dikkate alındığında bazı kültürlü dostlarımın bile önümüzde yapılacak Referanduma ilgisiz kaldığını üzülerek söylemeliyim..

Bu nedenledir ki önümüzdeki referandum sonuçlarının , ülkesini seven bizlere yine hayal kırıklığı yaşatacağından korkuyorum....Dikkat ettiyseniz aklıselim , sözü dinlenen yazar ve çizerlerin seçimlerde olacak hilelerle ilgili açıklamalarına muhalefet liderlerinden pek tepki yok. Olsa bile cılız kalıyor..Neden A C A B A( !?...)

Umarım(!) muhalefet partilerinin ileri gelenleri , bizlere “elim kırılsaydı da oyumu bunlara vermeseydim” dedirtmezler..

Saygın dostlarım, referanduma yaklaştığımız şu günlerde akil insanlar tarafından seçimlerde şike sıkça dile getirildiğinden tehlikeli gidişattan tedirgin olduğumu söylemeliyim.. Beni yanlış anlamayacağınızı ve bağışlayacağınızı biliyorum.. Zira iş dönüp dolaşıyor ve seçimlerde şikeye dayanıyor..

Seçimler konusundaki düşüncelerime vakıfsınız.. Sözcü gazetesinin değerli yazarı Sayın Necati doğru’nun 03 Eylül 2010 tarihinde kaleme aldığı “babanıza bile güvenmeyin referanduma hile girebilir” başlıklı yazısını internetten bulup okumanızı salık veririm..

Sonuç olarak, Küresel devin ve içimizdeki destekçilerinin hedeflerine ulaşmak adına neler yapabileceğini artık biliyoruz..Çok sevdiğim ve değer verdiğim silah arkadaşım Güray Tekin’in isabetli bir uyarısını sizlerle paylaşarak sözlerime son veriyorum…

***

“Değerli Arkadaşlar,bir konuda yazı veya sözle ifade ettiğimiz fikirlerimiz ''berrak bir suya'' benzer.Susamış insanlar kana kana içer ve susuzluğu geçer.Bundan sonra, suya benzeyen fikirlerimizi insanlara zorla içiremeyiz.Su benzeri fikirlerimiz artık değersizleşir.Okunmaz,dinlenmez ve paylaşılmaz hale gelir.Referandumla ilgili ''EVET-HAYIR'' reklamları da değersizleşti.İnsanların artık kararlarını verdiklerine inanıyorum. Lütfen berrak fikirlerimizi değersiz hale getirmeyelim.”  Güray TEKİN

***

Benden de bu kadar sevgili dostlarım. Sizlere güveniyorum.
Sağlıklı olunuz ve uyanık kalınız sevgili dostlarım.
Allah daima doğru, mücadeleci , namuslu ve cesur insanların yanında olsun..

Fevzi MORAY 03 Eylül 2010 İZMİR
www.kibris1974.com


www.volkan gazetesi.net


http://morayfevzi.blogspot.com/


http://politikadergisi.com/