Cumartesi, Haziran 26, 2010

ORDU BAŞARISIZ DİYENLEREDİR SÖZÜM. Fevzi MORAY

ORDU BAŞARISIZ DİYENLEREDİR SÖZÜM. Fevzi MORAY



Sevgili dost ve silah arkadaşlarım, sinirlerimizi bozan cümlelerin havada uçuşmadığı günlere hasret kaldık..Rutin olarak 21 Haziran 2010 günü internetin gazete okuma bölümüne göz attım.. Bugün gazetesi yazarı Bayan Gülay Göktürk, defterimden sildiğim ve yazılarına bırakın yorum yapmayı okumaya dahi gerek görmediğim bir yazardır..Ancak insanı çileden çıkartan “Ordu neden bu kadar başarısız” başlıklı yazısı internet haberciliği tarafından en çok okunan yazarlar sıralamasının başına taşındığı için okumak durumunda kaldım.. Üzerimizde oynanan oyunları biraz bilen bir Türk vatandaşı olarak inanın zat-ı muhterem adına üzüldüm.. Okuduğunuzda aynı duyguları siz değerli dostlarımın da yaşayacağına inanıyorum..

Lütfen tıklar mısınız? Ordu neden bu kadar başarısız? G.G.

Kullandığı tehlikeli başlık ve peşi sıra dile getirdiklerinden olayı nasıl çarpıttığını gözlemlemek mümkündür..Türkiye’de yaşayanlar! neden halkı yanlış yönlendirmek adına son derece tehlikeli ifadeleri bilinçli olarak yazılarına taşır akıl erdirmek mümkün değildir..

Ama burası Türkiye ve burada doğmanın avantajlarından çok daha fazla içimizi dağlayan dezavantajları vardır..

Anılanın yazısının tamamı okunduğunda kimlere! hizmet ettiği anlaşılır...

Beynimizi esir alma konusunda hüner sahibi olan İnternet haberciliği her zaman olduğu gibi bu tip yazıları 21 Haziran 2010 günü baş köşeye taşıyarak niyetini açıkça belli etmiştir.

Vatanını seven akil insanları yukarı taşıyacak sistem, henüz ülkemde hayata geçirilmemiştir..Ancak ben bu savaşı; gerçekleri gören, ülkesini ve insanını seven ve en önemlisi de kutsal topraklar için ölümüne mücadele etmeyi şiar edinmişlerin kazanacağına inanıyorum..Bakmayınız siz bu günlerde bazı sözde medya mensuplarının , Millet Vekillerinin , ülke yönetimine soyunanların yüksek perdeden çıkan sesine.



Keser döner sap döner gün gelir hesap döner .. O gün geldiğinde ben yine bu vatanın kutsal topraklarında gözümü dört açarak hedef kitlemi her konuda gerçek haberlerle buluşturacağım. Ancak bu gün sesleri duyulanların o günlerde nerede olacaklarını açıkçası çok merak ediyorum!?.. …

Merak etmesinler Gülay hanımlar ve aynı yolda bir yerlere hizmet edenler, artık halkımız kimin ne olduğunu ve ne yapmak istediğini çok iyi bilmektedir..

Görevim; her zaman olduğu gibi, kara propaganda ile kafası karıştırılan Türk insanını gerçeklerle buluşturmak olacaktır..Siz dostlarıma yardımcı olmak maksadıyla gözden kaçan ve fakat bilinmesi elzem olan hayati konuların bir bölümü aşağıdaki mütevazı sitemdedir..

http://morayfevzi.blogspot.com/

Ey! kalemşorlar , halkın güvenini kazanmak istiyorsanız eğer , önce ayaklara düşen kurumunuzu ıslah etmeye çalışınız.. Çünkü bizler Psikolojik harbin silahını , pardon kalemini acımasız savaşın kuralına göre kullandıkça kimseyi aldatamayacağınızı çok iyi biliniz.. Kasıtlı ve kafa karıştırıcı yazılarınızın fitilinin Küresel Güçler tarafından ateşlendiğini artık bilmeyen kalmamıştır ülkemizde.. İnsanların sevgisini ve güvenini kazanmak istiyorsanız eğer , lütfen doğru haberleri, habere susamış olanlara zamanında ve kafa karıştırmadan veriniz..

Şimdi kısaca hanımefendinin bazı söylemlerine yorum getirmeye çalışayım efendim.



Değil yalnız bırakılmış 700 000 kişilik bir ordu ile, olaylardan habersiz bir milyarlık nüfusla bile terör belasını çözmek imkansızdır. Bu böyle biline… Terör öyle bir beladır ki, gündüz yanınızda bulunan kuzular , gece birilerinden aldığı destekle anında kurda dönüşürler…Vatan sevgisinden , şereften , onurdan nasibini almamış gafillerin nerede olduğunu ve ne yapmak istediğini kestirme şansınız olamaz...



Deniliyor ki “ İstihbarat paylaşımı” yapılıyor ya!…

Yapılıyor da önce kiminle yapıldığını açıklığa kavuşturalım..



Biliyorsunuz ülkemizde son sekiz sene içersinde hayati önemde ne varsa satılmıştır..Vatanı dış düşmanlara karşı koruyacak olan TSK’ in en önemli damarı bu sekiz yıllık iktidar döneminde kesilmiştir.

Türk Telekom’u Araplara , daha doğrusu Arapların efendisi ve İsrail’in en yakın müttefiki Amerika’ya Türkiye’nin sattığını başka bir yazımda sizlerle paylaşmıştım biliyorsunuz.. Dolayısıyla artık savaşta en etkin silahımız olan iletişim ( Muhabere) vasıtalarının İsrail’in , dolayısıyla ABD’ in elinde olduğunu da biliyoruz..O halde istihbarat paylaşımını kiminle yaptığımızı ve dolayısıyla nasıl netice alacağımızı kestirmek zor olmasa gerek değil mi efendim..

Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur sözü tarihin derinliklerinde kaybolmuştur artık…Bundandır ki; dost bildiklerimiz gece düşmana dönüşüyorsa terör belasının nereden geleceğini TSK’nin kestirme şansı da ortadan kalkar.. Daha da önemlisi örgütün arkasında ve desteğinde Küresel Odakların bulunduğu da dikkate alınırsa Sayın Göktürk’ün “Bu savaş 30 yıldır bir türlü bitirilemiyorsa, çocuklarımız 30 yıldır sapır sapır ölüyorsa komutanlarımızın savaş yönetme ustalığının da sorgulanmasından daha doğal bir şey olabilir mi?” deme lüksü hiç olamaz…

Değerli dostlar, bu savaş; iki ülkenin karşı karşıya gelerek yaptığı bir savaş değildir. Bu savaş; sömürmeyi yaşam tarzı haline getirmiş küresel devletlerin içimizdeki vatansızlarla birlik olup “teröristlere ” verdikleri destekle uygulana gelen Psikolojik / Asimetrik savaştır.

O nedenledir ki, gerçek bilgileri gözden kaçırarak kalem kullananların! taşeronlara ( teröristlere) hizmet edeceği unutulmamalıdır..

“Bilgi sahibi olunmadan fikir sahibi olunamaz” ilkesi unutulup her konuya balıklama atlayanlar, karşılarında her zaman bizleri bulacaktır…Bizler yaşadıkça, Küresel Devce hazırlanan ölümcül zehri gerçek habere susamışların beyinlerine kimse enjekte edemeyecektir..

Gelelim diğer bir konuya , Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün de belirttiği gibi “ulusal mücadelede topyekun mücadele esastır”…Ancak, günümüzde her konuda yalnız bırakılmış ve acımasızca yıpratılmaya çalışılan bir TSK olduğunu görelim ve bilelim…

...Bu iktidar zamanında anlaşılamayan nedenlerle Milli Güvenlik Kurulu (MGK.) Genel Sekreterliğine , sivil kişi getirilerek yapısı ve işlevi kısırlaştırılmıştır..Yine TSK’yi görev yapamaz hale getirmek maksadıyla anılan kurumun ( MGK) bünyesinde önemli değişiklikler yapılmıştır.. Türkiye’nin milli çıkarlarını başarıyla savunmak için ‘Psikolojik Harekat birimini’ de içinde bulunduran “Toplumla İlişkiler Başkanlığı” bir anda söndürülmüştür..Bu uygulama ile de maalesef Türkiye bazında top yekun Psikolojik /Asimetrik Savaş yapamayacak bir MGK yaratılmıştır..

O halde Sayın TBMM Başkanının “Şehitlerimizle ilgili Genelkurmay'dan tatmin edici açıklama bekliyorum.” deme hakkını siz değerli dostlarımın takdirine bırakıyorum..



Yurt içinde meydana gelen terör eylemlerini bertaraf etmek, hükümete ve onun bünyesinde bulunan İçişleri Bakanlığına aittir..Hal böyle olunca insafsızca kalem kullananların ülkenin emniyet ve asayişinden sorumlu olan İçişleri Bakanlığımızdan hesap sorması gerekmez mi?



Ve sonuç olarak diyorum ki, askerin görev ve işlevinden bihaber olanlar! önce görevleri aşikar olan kurumlara yönelsinler..Yani hükümetten hesap sorsunlar..Veya o bakanlığın emir ve komutasında olduğunu bildikleri Emniyet ve Jandarma teşkilatını harekete geçirsinler.. Unutmasınlar ki, tarihimizde kurulan 16 Türk devleti, içerde Emniyet ve Asayişi sağlayacak kurumların başarısızlığı sonucu yıkılmıştır..
Zaten ülkemizi derinden sarsan müessif olaylara şahit olduğumuzda , esas sorumluları ortalarda görmemeye alıştık artık. Yani başarısız olan; dış güçlerin korkulu rüyası , caydırıcı unsuru olmayı başarmış TSK değil , TBMM, Hükümet, İç İşleri bakanlığı ve bünyesinde görev yapan Emniyet ve Jandarma güçleridir...Ve ayrıca Jandarma teşkilatının barışta İçişleri Bakanlığının emir ve komutasında olduğu unutulmamalıdır..

En derin saygılarım, gerçekleri görüp Türk insanıyla paylaşanlaradır..

Fevzi MORAY

Çarşamba, Haziran 09, 2010

…….TÜRKİYEDE OYNANAN SONU GELMEYEN OYUNLAR…


Sevgili dostlarım son günlerde ülkemiz üzerinde oynanan oyunlar ilgi çekici bir hal aldı..Dikkat ederseniz ülkemizi Orta Doğunun ateş çemberine sokup, önce göstermelik olarak İsrail ile , daha sonra da İran’la karşı karşıya getirmek hedeflenmiştir..Bu sayede zahmetsizce Milli Hedef ve Menfaatlerine ulaşmak isteyen doyumsuzlar , her zaman olduğu gibi yine içimizdekilerle iş birliği içersindeler…

Olayı daha bir iyi anlayabilmek için hükümetin başkanı olan Recep Tayyip Erdoğan’ı bir kez daha iyi tahlil etmeliyiz derim.. 2002 den bu yana 'dünya dev'inin desteğinde yapılan iki seçimi kazanarak AKP.’i tek başına iktidara taşıyanlar arasında kendisinin büyük payı olmuştur. Gidişatı görenler olarak gözümüzün önünde gelişen ilginç girişimlerin başarıyla sonuçlanması karşısında akıl tutulması yaşıyoruz.
Artık bu iktidar tükendi derken bir de bakıyorsunuz ki, daha bir güçlü olarak başımıza geliyorlar..
Mutlaka karizmatik bir kişiliğe sahip olduğunun bunda payı büyüktür ve bunu da oya tahvil etmekte hiç de zorlanmadığının altını çizmeliyiz..

Aynı Erdoğan, ülke içinde işkembeden atan köhnemiş siyasetçiler gibi laf üretmekten ziyade Türk halkının beğenisini kazanan her konuda icraata! ağırlık veren, kodu mu oturtan ,sözü yandaşlarınca kanun kabul edilen bir şahsiyettir..Hatırlarsınız bir zamanlar dışımızdakilerce başbakan yapılan ve ondan habersiz koalisyon ortaklarının ilginç atılımları karşısında “yapılanları içime sindiremiyorum” diyen başbakanlar da gördü bu Türkiye….
Yine Erdoğan’a dönecek olursak, ülke dışında ise Küresel Güçle dayanışma içinde olan ve bunu da gizemli şekilde yürüten maharet erbabıdır..Durumu doğru değerlendirip doğru hedefe ulaşabilmek için umarım özgeçmişi ile ilgili bu kadar bilgi yeterlidir..

Şimdi gelelim akıl tutulması yaşadığımız seçim olaylarına…

Siz değer verdiğim dostlarımla sık sık “Seçimde Şike” başlıklı yazılarımı paylaşmıştım biliyorsunuz. Geniş bilgi http://morayfevzi.blogspot.com/ sitemdedir..

Bu konuda kaleme aldıklarımın kısaca özeti, Küresel Dev güdümlü SEÇSİS de lehimize bir değişiklik olmadığı üzerinedir..Hal böyle olunca da ABD.’in bilgi sistem desteği iktidara düşünülen partinin! hanesine ilave edildiğinde hayal kırıklığı yaşadığımız bir seçim tablosuyla karşılaşmaktayız..

Sesli düşünmeye devamla,
 Ocak 2009 da Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres’e “One minute” uyarısıyla başlayan sert tepkisi hepimizin hafızalarında yer etmiştir.. Tüm dünyanın gözünün içine bakılarak Orta Doğu Müslümanlarını savunmak adına ‘Küçük Amerika’ya konulan posta karşısında , bizlerin bile etkilendiğini söylemeliyim..

1. Bilindiği gibi, Başbakan Erdoğan’ın Davos’da gerçekleştirdiği gövde gösterisinin üzerinden daha iki saat bile geçmeden Türkiye’ye dönüşünde , ülkenin her yöresinden binlerce insanın çok kısa zamanda hava alanında toplanması ilginçtir...Sizi bilmem ama ben çok kısa zamanda binlerce insanın alana nasıl getirildiğinin öncesi olduğu inancındayım. Zira böylesine ateş çemberi coğrafyada yaşam süren Müslümanların arkasında durarak (!) dünya Jandarmasına kafa tutmak son yıllarda ülkemizde pek alışılagelmiş değildi.. Doğal olarak diplomatik teamülleri delik deşik eden bu sözlü taarruz karşısında Arapların kandırılan Reaya takımı ( otlatılan hayvan sürüsü ) galeyana gelmiş , övgü dolu sözler havalarda uçuşmuş ve ellerde Türk bayrakları taşınmıştır.. …

***Şimdi buraya bir virgül koyup ülkemizde yerel seçimlerin ne zaman yapıldığını düşünelim..29 Mart 2009 “seçim” - 28 Ocak 2009 “One minute”

Sonradan anlaşılıyor ki ABD, AB, AKP ve İsrail işbirliğinde , insanı yanıltan ve galeyana getiren temalar kullanılarak “Hedef Kitle” kazanılmıştır. Sonuç hepimizin bildiği gibi malumun tekrarıdır…

***Açılımlar nedeniyle oyu oldukça düşen ve itibar kaybeden AKP. bu kez yine denize düşmüş ve yılana (İsrail) saldırmıştır , pardon sarılmıştır.

Safahatında yakın dostluk ilişkileri yadsınamayan Türkiye ve İsrail’in neden bu gibi senaryoları devreye sokup insanları uyutuşunu anlayamamak ayrı bir üzüntü kaynağıdır.

Gayeleri Türk askerini Orta Doğunun cehennemine çekmek değil de nedir?

Şimdi de İsrail ile yaşanan ilişkilere kısaca göz atalım…
Türkiye yakın zamanda limanlarını kimlere sattı?. Mayınlı arazileri kimlere vermeye çalışıyor?.Kimlerle askeri işbirliği ve tatbikatlar yapılmakta, kimlere pilotsuz casus uçağı yaptırılmaktadır? Tabii ki İsrail’e…

Ha unutuyordum, içinde bulunan 31 ülkeye Ekonomik güç ve itibar kazandıran OECD’ye ( Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı) geçen sene İsrail’in üyeliğini kim kabul etti? Türkiye değil mi?..

***Hem de Filistin’in , ‘İsrail’i veto edin’ dileklerini dikkate almayarak. …

Türk Telekom’u Araplara , daha doğrusu Arapların efendisi ve İsrail’in en yakın müttefiki Amerika’ya kim sattı?...Türkiye tabii ki…Dolayısıyla savaşta en etkin silahımız olan iletişim ( Muhabere) vasıtaları şu an kimin elinde ? İsrail’in değil mi?..

Savaş çığlıkları atıldığına ve Türk Silahlı Kuvvetleri ile toplantılar yapıldığına göre İsrail’le yapılması düşünülen savaşın durum muhakemesini yapmamız gerekmez mi?...

Önce silahlı kuvvetlerimizde mevcut silahların yedek parçalarını kimden aldığımızı ve ayrıca mevcut silahların şifrelerinin kim tarafından ülkemize verilmediğinin adını koymalıyız.... Bütün soruların birleştiği ülke maalesef Küçük Amerika’dır.. Dolayısıyla küçük Amerika’ya bu silahları tevcih etme imkanı da ortadan kalkıyor efendim..

Bakın dostlar, bizlere Kara Harp Okulunda öğretilen çok önemli bir savaş kuralı vardı..

Muhaberesiz Muharebe Olmaz..”

Yani iletişim damarları başkasının elinde olan ülkeler savaş yapamazlar. Hem kendi askerinin kolunu kanadını kıracaksın , hem de aynı Türk silahlı Kuvvetlerine el açarak Küçük Amerika’ya posta koyacak ve daha da ileri giderek savaşa iştirak ettireceksin..Yok öyle 25 kuruşa simit

O halde konan postaların danışıklı dövüş olduğunu düşününce , ‘bu ne perhiz bu ne lahana turşusu” demek elzem oluyor.

Yazımı uzatarak siz ileriyi ve beraberinde getirdiği tehlikeleri gören dostlarımı , sıkıntıya sokmak istemiyorum..Açıkladıklarımın komplo teorisi olmadığını çok iyi biliyorsunuz..

Ve ben diyorum ki artık yüzümüzün güleceği günler yakındır.. Küresel Gücün bizlere bahşettiği silahı ( Bilgisayar) doğru zaman ve yerde kullanırsak düşlediğimiz hedeflere ulaşmamamız mümkün değildir..

.. Tek eksiğimiz doğru habere ulaşamamaktır.

Sevgili dostlar biliyorsunuz uzun zamandır emin kaynaklardan istifade ederek temin ettiğim bilgileri sizlerle paylaşıyorum..ABD silahlı kuvvetlerinin gücünü dilimin döndüğünce sizlere aktarmıştım..Okumayanlar için sitem her zaman olduğu gibi sizlere açıktır. http://morayfevzi.blogspot.com/



Umarım İsrail ve Silahlı Kuvvetlerini de öğrenmek istersiniz.. Aslında ABD silahlı kuvvetleri neyse İsrail silahlı gücü de odur..Aralarında en ufak bir fark yoktur…Teskere geçmediğinde belirli periyotlarla başımıza gelenler ne ise, yakın tarihte küçük Amerika’ya (İsrail askeri) konan postanın da karşılığı ağır olacağa benzer..

Üzerimizde oynanan oyunlara vakıf olabilmek için Filistin’deki Uluslar arası güçte de görev yapmış Emekli Kurmay Albay Haydar Ateş’in Orta Doğu ülkelerine bakışını dikkate almalıyız diye değerlendiriyorum..Lütfen tıklayıp gerçekleri öğrenir misiniz? http://cesuryorum.blogspot.com/

Bir solukta okuyacağınızı düşünerek Sayın Yılmaz Dikbaş tarafından kaleme alınan İsrail ve silahlı gücünü konu alan yazıyı  http://ciddiyizbiz.biz/index.php?page=845 'i lütfen tıklayıp  altını çizerek okuyacağınıza inanıyorum..

. En derin sevgi ve saygılarımla..



Fevzi MORAY

E.P.KD.ALBAY

06 Haziran 2010 Antalya..