Pazartesi, Mayıs 27, 2013

NİLGÜN  BELGÜN HANIM SİZDE Mİ?????
YAZIKLAR OLSUN!
Sevgili dostlarım ve kahraman silah arkadaşlarım, yine geç te olsa birlikteyiz. Gün olmuyor ki bir başka rezaletle, iç acıtıcı eylem ve söylemlerle karşılaşmayalım.
Şimdi   yine aklınca askeri yıpratmaya odaklanmış bir hanımdan bahsedeceğim sizlere. Adı   Nilgün  Belgün. İyi kötü icraatlarıyla(!)kendini tanırsınız .Umarım daha yakından tanımak istersiniz  zat-ı şahaneyi …
 20 Mayıs 2013 tarihinde   TV.-8’in  “aramızda kalsın”  programına konuk oldu. Hani askerlere bel altı vurmak şu günlerde  moda ya , o da bunu fırsat bilip vurdu abalıya.. ‘Asker eşlerine’, bir bayana  hiç yakışmayan hakaretamiz bir ifade kullandı. Ne mi söyledi?
Mealen kullandığı  ifade ye bir bakar mısınız?
-“Ben bu yaşıma rağmen çalışmaya devam ediyorum,  Albay karıları(!) gibi yan gelip yatmıyorum”  Bir bayana kesinlikle yakıştıramadığım   argovari ve daha da önemlisi medeni hukukumuzda – tabii  medeni bir tarafı kaldıysa--  adı hakaret olarak adlandırılan   ifadesini  şiddetle kınıyorum. Çirkin söylemi  umarım(!) programı  dikkatle izleyenleri sukutu hayale uğratmıştır.
Benim ise en önemli görevim;  siz gerçekleri bilmeye özlem duyan  değerli dostlarımla  önemli gördüğüm hususları –asker  ve eşlerini  tahkir edici ve aşağılayıcı söylemi - paylaşmaktır.  Olay karşısında ne yaptınız diye sorarsanız hemen arz edeyim. Önce ilgili kanala   anında telefon ederek ‘zatı şahanenin’ ve ‘programı yönetenlerin’ uyarılmasını istedim. Ne  gezer ertesi gün tek bir dokundurma  dahi olmadı. Buradan da anlaşılıyor ki ülkemizin ne kadar hayati kurumu varsa yerle yeksan olmuş. Kimi kime şikayet edeceksiniz bilemedim.
Talihsiz söylemin  dürüst  ve  hata  yapanı anında  ikaz edebilecek vasıfta olduğunu bildiğim Sacit  Aslan beyin  dikkatinden nasıl kaçtığına  üzülmedim dersem yalan olur.
Ancak Sayın Sacit Aslan bey sözünün eri ve olayların takipçisi olarak beni son derece rahatlatan aşağıdaki cevabını  hiç geciktirmeden vermiş,  olan sevgi ve saygılarımı zirveye taşımıştır. . Kendilerine buradan tekrar  teşekkür ediyorum..

-Merhaba Sacit bey kardeşim. Sizi takdirle izliyorum. Ancak 20 Mayıs 2013 tarihinde "aramızda kalsın" yayınında Nilgün hanımın sizin de gözünüzden kaçan ve fakat biz TSK mensuplarını derinden yaralayan bir ifadesini i sizinle paylaşmak istedim. Kaleme aldıklarımı dikkate alacağınızı ve neticeyi bir şekilde benimle ve kamu oyuyla paylaşacağınızı gönülden diliyorum.
Fevzi Moray
E.P.KD ALBAY

·         Bugün
SACİT ASLAN Sn.Fevzi Moray, 8 aydır haftada 5 gün sabahın köründe 2 saat canlı yayın program yapıyorum, takdir edersinizki sabah saat 05.00 ten itibaren ayaktayım ve bu yoğun temponun sonucu olacak, zaman zaman dikkatim dağılıyor, belirttiğiniz gibi, bu cümle şık olmamış ve benim gerçekten dikkatimden kaçmış, dolayısıyla ben bu talihsiz cümle için kendi adıma ve Nilgün hn adına sizden özür diliyorum. Saygılarımla

Fevzi Moray
Çok değerli kardeşim Sacit Aslan beyefendi sizden bekleneni anında gerçekleştirdiğiniz için gözümde o kadar yücelttiniz ki kelimeler kifayetsiz kalır. Yayınla ilgili yoğun çalışmalarınız nedeniyle sıkıntılarınızı yerinde buluyor ve Açık kalpli tutumunuz için size hak veriyorum. Bu nedenlerle size teşekkürlerimi sunuyorum. Anılan hanımdan gelecek cevap benim için son derece önemlidir. En derin sevgi ve saygılarımla.. Fevzi Moray

Sevgili dostlarım gerçekleşen ve beni ve haksız yere itham edilen duyarlı insanları ziyadesiyle rahatsız eden bu olay karşısında öncelikle naçizane şahsi düşüncem; “yaşamın; seri ve afaki   konuşan  insanların bir çuval inciri  berbat ettiğine  dair örneklerle dolu olduğu idi. O nedenledir ki,  esas üzerinde durduğum husus bu bayanın hakaret içeren ifadeyi bilerek mi yaptığıydı. Soruma  en açık cevabı sayın Sacit  Aslan bey bir gün sonra yani, 21 Mayıs 2013 tarihinde aynı kanalın aynı programında vermesiydi. Üzerine basarcasına yaptığı açıklamayı  takdirlerinize sunarım.
--Benim tanıdığım  Nilgün Belgün hanım, bilmeden ve düşünmeden konuşmaz.S.A 
Sözün bittiği yerdir bu açıklama..
Yani demek istiyorum ki, bir yerlerden destek görmeden bu tarz eylem ve söylemlerde bulunmak her baba  yiğidin harcı olamaz.
Şimdi,   askerliği ve fedakar  ve  cefakar  eşlerimizi uzun uzadıya anlatarak siz sevgili dostlarımı zamanınızı almak istemem. Ancak bu hususta kaleme aldığım yazımı   aşağıdaki  yazı ekinden okumanızı salık veririm.       
Suçu işleyene ve suçu görmezden gelenlere  yazımın ve eklerinin tamamı gönderilmiştir.
Sonuç olarak  ülkenin bel kemiği olan peygamber ocağının cengaver Mehmetçik  kavramını hiçbir Allah’ın kulu  bölüp, parçalayamaz , hele hele  hafızalardan zinhar silemez.
 Buna cesaret  edenlerin  alacakları cevap , kahramanlıklarla dolu  tarihimizin  okumamaktan küllenmiş sayfalarında mevcuttur. Açıp okusunlar derim…
 “ Bu ülkede Ordu- Millet  bir bütündür , millet asker, askerse millettir o kadar…Ve bu gücü hiçbir kuvvet sarsamaz , hele ortadan kaldırmaya cesaret dahi edemez.” 25 Mayıs 2013-İzmir
Fevzi Moray
                                            *****                                        YAZININ EKİDİR

                      Bayan Nilgün Belgün’e  UYARIMDIR!..
Nilgün Belgün , küçümsediğiniz , hakir gördüğünüz ve rencide etme cesaretini kendinizde bulduğunuz , adeta alay konusu yaptığınız asker eşlerini şimdi öğrenecek ve haddinizi bileceksiniz efendim. ..
                                                                       ****
Öncelikle biliniz ki, Türkiye Cumhuriyet’inde asker  ve asker  eşi  olmak en kutsal görevi yerine getirmek demektir. Unutmayın ‘Ordu-Millet' ilkesine göre  siz de askersiniz.  Yoksa  şu sıralar  bazıları gibi ( topçu vb)  kendinizi Türk olmaktan soyutluyor musunuz? 
Açıkçası , siz kimsiniz, neye hizmet ediyorsunuz  bilmek isteriz?.

Korkmayın itiraf edince  suçlanmayacaksınız. Belki taltif bile edilirsiniz.

Şimdi öze dönelim  değil mi efendim.. Öncelikle vereceğim örnekler Türk Silahlı Kuvvetlerinin  (Asker, eş ve çocukları) yaşadığı gerçeklerdir..
Yaşanmadan elde edilecek bir haslet değildir konu ettiğiniz ,  'Albay karısı!' olmak Nilgün hanım.

O beğenmediğiniz  ve neler yaşadıklarını , ne badireler atlattıklarını bilmediğiniz  eşlerimizin memleketi ,Türkiye Cumhuriyetinin  her  köşesidir.
Türkiye’nin en ücra köşelerinde hayatı idame ettirmek, mahrumiyeti yaşamak, geriden gelenlere  ilkelliği  yaşatmamanın  yollarını tespit etmek ve hayata geçirmek  için desteğini esirgememektir  asker  eşi  olmak.

Mesleğimiz; vatan sevgisinin  aileden ön planda tutulduğunu,   baba hasretiyle büyüyen çocuklarımızın babalık görevlerinin de   o  hakaret ettiğiniz eşlerimiz tarafından yerine getirildiğini , sakın unutmayınız !

Sizler büyük şehirlerde eksiksiz öğretmenlerle  mükemmel  tedrisat görürken , utanmadan alay konusu yaptığınız eşlerimizin,   derme çatma okullarda öğretmen yokluğunda  öğretmenlik  yaptığını bilir misiniz?..

Türk silahlı kuvvetlerinde Albay  ve eşi  olmak kolay mıdır  hanımefendi?
Hele ki albay eşi olmak var ya; sizin küçümser yaklaşımınızı  ezer de geçer.  O nedenle haddinizi bileceksiniz , bilmem anlatabildim mi?  O  zihninizde aşağıladığınız  ve fakat  o gün tek cümleyle özetlediğiniz  asker eşleri;  tıpkı istiklal savaşında  Halide Edip Adıvar (Halide Onbaşı) gibi cansiperane  mücadele verenlerdir..

Siz  bilir misiniz  , iki tayinin  bir yangın olduğunu ?Albay olana kadar en az on tayin gören  bir asker  eşinin ailesine verdiği katkıyı siz tahayyül bile edemezsiniz.

Emrimize  verilmiş binlerce  askerin içinde iki kişi de benim öz evladımdı.  Eşlerimizle birlikte  hiç birini askerlerimizden ayrı tutmadığımızı  bilir misiniz siz?!.
Sık sık gördüğümüz tayinden dolayı   kızımın  annesine  serzenişini  kafanıza nakşediniz olur mu?
Çocuklarımızın yıllardır bizlerden  saklayıp  anneleriyle paylaştıklarını  duyunca bu vesileyle  konusu 'asker eşleri' olan bir kitap yazarsınız İnşallah! Şahsileştirmek durumunda kaldığım yazımda bakınız kızım  tayinlerle ilgili olarak annesine neler söylüyor..


 -“Anne, ben burada yeni arkadaşlar edindim okulumu, öğretmenlerimi  çok seviyorum. Yoksa  yine tayinimiz mi çıkacak? ”
Bendeniz  ancak  emekli olduğum 1999 yılından sonra duymuştum eşimin benden saklamaya çalıştığı  kızımın  o sessiz çığlığını…
Yine  devlet memurlarının terör nedeniyle gitmekten çekindiği, öğrenim seviyesi itibarıyla  lisenin dahi  bulunmadığı, Türkiye’nin en ücra köşelerinde  biz askerler  ve eşlerimiz  görev yaparken,  yine kızım , İstanbul’da okumak durumunda kalınca , bizlerin anne ve babaları olarak hangi ruh halini yaşadığımızı düşünebiliyor musun? Ancak mektuplaşarak irtibat kurabildiğim  kızım, mektubunun bir yerinde:
 “ Canım babam, terör belasının yüksek yoğunlukta yaşandığı bir dönemde , hayatı idame ettirme güçlükleri nedeniyle insanların  istifa edip gitmediği,  yoğun savaşların verildiği bölgeye, hiç tereddüt etmeden gittin. Bu nedenle seninle iftihar ediyorum.
Bende burada anne ve baba hasreti çekmek pahasına da olsa ,sizleri mahcup etmeden var gücümle çalışıp başarılı olacağımın sözünü veriyorum”  ifadesi beni ve sizin küçümsediğiniz  eşlerimizi    hayata bağlamakla kalmamış, aynı zamanda  var olan gücümüze  güç katmıştır.
Sizin  sarf ettiğiniz  hakaretamiz  ifadeye  bu  sözler umarım  tokat gibi  cevap olmuştur.
Saygılarımızı kazanmanız dileğiyle..
Fevzi MORAY                                                               
E.  P. .KD. ALBAY