Pazar, Mart 31, 2013

(........)ASIL OLAN TÜRKLÜK OLUNCA! F.MORAY





(........)ASIL OLAN TÜRKLÜK OLUNCA! F.MORAY
Değerli dostlarım  ve kahraman silah arkadaşlarım, bizlere yaşatılan acı verici sıkıntılara  bakılırsa stres altıda olmamak mümkün  görülmüyor.  Hapishanelerde  Ergenekon, Balyoz ve benzeri  düzmece  kurgularla suçsuz yere yattığı bilinen  değerlerimizi  düşündükçe bedensel  ve ruhsal sıkıntıları yaşamak da mukadderatımız  oluyor. Bu nedenle önemli gördüğüm etkinliklere katılamadığım  için  beni  bağışlayınız. Gözünü daldan,  budaktan esirgemeyen  sağlıklı dostlarımın  yürekten girişimlerini  günbegün takip ettiğimi ve her daim gönülden desteklediğimi  bilesiniz istedim bu gün…
Malum nedenlerle (!) sık olmasa  bile  beni yazmaya sevk eden  çok hayati değerde konular oluyor. İşte bu gün o günlerden biridir. 
Türklüğün, Atatürkçülüğün sorgulanmaya, daha da ileri gidilerek yok  edilmeye  başlanması olmuştur bu gün yazmama esas sebep. Hem de içimizdeki kadir bilmezler tarafından..Türk olmayı içine sindiremeyenler  su yüzüne bu dönemde çıkmış ve hiçbir sakınca görmeden  ben Türk değilim” diyebilmişlerdir.
Yine  Türkiye  Cumhuriyeti devletini temsil eden   bayrağımızın  “Misak-ı Milli” hudutlarımız içinde olan Diyarbakır ilimizde  yok sayıldığı, Kürtleri temsil eden  sözde PKK  çaputlarının ise aynı ilde   ellerde taşındığı günleri de gördük. Pes Vallahi pes!..
Dışımızdaki ecnebilerin kendilerine nasip olmayan  Atatürk ve önderliğinde verilen milli mücadeleyi  buruk bir gururla sahiplendiğini  anlatmakla geçiyor  ömrümüz. O nedenle aşağıdaki klibi öncelikle seyretmenizi isterim. 
                                                              
                                                                           ***
Değerli vatansever dostlarım, şimdi beni hem duygulandıran ve hem de içimi burkan  esas konuya   geçebilirim.
Sayın Mustafa Mutlu'nun 06 Mart 2013 tarihinde Ürdün Kralı Abdullah'a yazdığı mektup kısa süre önce  ileti adresime düştü.  

Sayın Mutlu’nun aşağıdaki yazısını  zamanınız varsa   okumanızı tavsiye ederim.

Ürdün Kralı Abdullah’ın, Anıtkabirde göz yaşı dökerek Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı demokratik açıdan eleştirmesine Başbakan yardımcısı Arınç’ın aşağıdaki ifadesi son derece manidar  ve talihsiz bir beyan olmuştur.  
"Bu adamın, böyle söyleyeceğini Anıtkabir'deki gözyaşlarından anlamıştım...."

 Zülfü-yâre dokunduğu ve kurumaya yüz tutmuş yaralarımı kanattığı için siz değerli dostlarımı  önemli gördüğüm bu konuda aydınlatmam farz olmuştur.

Şimdi ülkemiz üzerinde oynanan  tehlikeli oyunları sizlerin engin görüşlerinize sunacağım. . Malumunuz kökü   Osmanlı hanedanlığına dayanan  Ürdün Kralı Abdullah ülkemize gelmiş,  Atamızın Anıtkabir'deki mozolesine çelenk koymuş,  saygı duruşunda bulunmuş ve çok daha önemlisi göz yaşlarını tutamamıştır.  Bu konuyu dile getirmemin önemli bir nedeni vardır. Zira Kral Abdullah  annem tarafından uzaktan  akrabam olurlar. Kendileri, tarihini  iyi bilen  , Atatürk’ün önderliğinde yapılan fedakarlıkları, verilen mücadeleleri  ve alınan  akılcı kararları çok iyi değerlendiren bir şahsiyettir. Böyle  olduğunu da Anıtkabir'i  ziyaretiyle zaten kanıtlamıştır. Tıpkı yukarıya taşıdığım Macaristan ileri gelenlerinin  Ülkemizin  kurtarıcısı Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk  ve dava arkadaşları   hakkında dile getirdikleri gibi..                                                                                                                    
Anlatacaklarımı ilgiyle karşılayacağınızı biliyorum.  Yine biliyorum ki 'bilgi sahibi olunmadan fikir sahibi de olunmuyor.'
Kral Abdullah, vefalı ve gerçek bir Osmanlı evladı olup  aynı zamanda  merhume kraliçe Zeyn’in torunu ve kral Hüseyin’in de en büyük oğludur.  

Kral Abdullah’in Anıtkabir'de Ulu Önderimiz  Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün huzurunda göz yaşlarını tutamamasına başka anlamlar yüklemek en başta Osmanlı geçmişine ihanet etmek demektir. Kral Abdullah'in yaptığı ; o muhteşem Anıtın  başında   Türkiye Cumhuriyetini yoktan var eden Ulu Önderimiz  Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve onun silah arkadaşlarının büyüklüğünü göz yaşlarıyla süslemesi olmuştur. Gerçek budur ve gerisi teferruattır.  
En derin sevgi ve saygılarım;  gerçekleri bilip,  hakikatleri   öğrenmek isteyenlerle paylaşanlaradır.   31 Mart 2013- İzmir
Fevzi Moray        






Çarşamba, Mart 20, 2013

MUHALEFET MİLLET VEKİLLERİNEDİR SÖZÜM.



Değerli Muhalefet millet vekilleri ve bir elin parmaklarından az kalan  sevgili gazeteci yazarlar.
24 OCAK  2013 Perşembe günü saat 1430’da Narlıdere Atatürk Kültür merkezinde yapılan  demokrasi paneline  iştirak etmiştim.
Bu  etkinlikte ümitlenmiş  , heyecanlanmıştım.  Beni   tanıdığınızı  bilmek  istiyorum.  Çünkü bu güne kadar kaleme aldıklarımı sizlerle bir şekilde  paylaşmak en asli görevim olmuştu. İktidar partisinin ileri gelenleri  önerilerime  duyarlılık gösterip  kısa da olsa  cevap veriyorlar. Ancak   sizlere gönderdiklerim sanki suya yazılıyor. Hayrettir ki; tık yoktur  siz muhalefet millet vekillerinden. Nedenini sorduğumda verilen cevaplar  çok ilgi çekicidir..

" Bizlere günde binlerce  ileti geliyor, o nedenle yetişemiyoruz."
Eh yani  bir de iktidar olursanız   vay halimize. Bu yazıyı kaleme alıp  paylaşmamın  üzerinden bir ay geçmesine rağmen bir tek  muhalefet partisine ait millet vekilinden telefon gelmiştir.  O da nasıl mı? İlginizi  çekeceğinden kısaca  anlatmam gerekiyor. 

 Mustafa Moroğlu'dan cevap alamayınca aşağıdaki  iletiyi   danışmanı olan  Sayın Evin KARACA'ya gönderdim.

"Değerli Evin hanım, size Mustafa beye iletilmek üzere önemli gördüğüm bir ileti attım.. Ancak şahsımı  göz ardı ettiğiniz  anlaşılıyor. "Önce kiminle dans ettiğinizi iyi bileceksiniz.."Kaldı ki size şahsımla ilgili  referans da verdim. Oyalanacak, savsaklanacak bir kişi olmadığımı lütfen anlayınız.. Hani milletvekillerini sözde bir seçiyoruz ya!!!!!!!! O edenle yazdıklarıma cevap beklemek en tabii hakkımızdır değil mi hanımefendi?..Öz geçmişimi yineliyor ve en kısa zamanda bana bilgi vermenizi bekliyorum.Güvenimizi kazanmanız dileğiyle. F.MORAY
Kırmızı  ile belirttiğim tümceyi yazmasaydım  malum nedenlerden(!) dolayı inanın   Sayın Moroğlu' dan  telefon gelmeyecekti. Bu sayede cevap vermesini sağladığım için  kendimi halkla ilişkiler uzmanı olmuş kabul ediyorum..

Sayın Moroğlu ile  telefon görüşmesi  :  

12 Şubat 2013  saat 10:09 e CHP İzmir millet vekili Mustafa Moroğlu’nun sekreteri Evin KARACA tarafından  03124206080 numaralı telefondan arandım.  Millet vekili  ile 01: 41 dakika görüştüm.Danışmanı olan  Evin hanıma sarf ettiğim  "siz kiminle dans ediyorsunuz?" ibaresinin pek yakışık almadığını belirterek söze başladı ve müteakiben de aşağıdaki yazdıklarımı dikkate alacağını ve kurulda diğer millet vekilleriyle paylaşacağını belirtti.
Şimdi esas konumuza geçebiliriz..
Sevgili muhalefet partisi millet vekilleri, günümüzde   alçakça yapılan  bu mücadelenin  adı Psikolojik harp/ Asimetrik savaştır. Bu savaşın silahı ise kırılası kalemlerdir , insanın kafasını allak bullak eden medya etkinliğidir, sinemadır, televizyondur.  Konu televizyon denen uyuşturucu olunca  bu yıl yapılan yetenek sizsiniz yarışmasının birincisi  Atalay Demirci'nin bir röportajda dile getirdikleri  üzerimizde oynanan oyunlara mükemmel bir örnek  teşkil eder sanırım..
"Biz televizyonu okuyor , kitabı seyrediyoruz."

Bir ümittir diye yine  yazmaya devam edeceğim sizlere sayın millet vekilleri. 
Ulu Önderim Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün   kurduğu ve  zamanında bu ülkenin kalkınmasına kendini adamış bir  partinin fedakar bekçisi olduğumu özellikle biliniz isterim. 
Sizlere oy veren ve fakat verdiğine pişman olan bizler zannetmeyin ki çantada kekliğiz. Artık elimizdeki kalemle  gerçek habere susamış vatan evlatlarını uyandırıyoruz. O nedenle  lütfen aklınızı başınıza alınız efendiler!
Zira, kurtuluş savaşı  ile tarih sayfalarını onurlandıran  ve  tüm aleme  olumlu yönde emsal teşkil eden,  tarihi  çok zengin, şerefli  bir Türkiye vardır dünya  coğrafyasında.. 

Aşağıdaki  önemli isteğim,  önümüzde olacak  seçimlerden  önce yerine getirilmezse artık kimseye oyum yoktur benim ve  benim gibi nice uyandırılmış  vatanseverlerin.

"Unutmayın ki, geçersiz oylar  cılız bir muhalefet , daha güçlü  bir İktidar (AKP) demektir  bu sistem ile gidildiğinde SEÇİME!"  

 Ancak son 11 yılda gerçekleşen  ne kadar seçim ve referandum yapıldıysa   önce seçimlere  sarılıp heyecanlanıyoruz , sevinç ve ümit doluyoruz ve fakat seçimlerin bitiminden asgari 20 dakika sonra  televizyon ekranlarından  sonuçlar  açıklandıkça   verilen emeklerin karşılıksız kaldığını  ve  hayal kırıklığı yaşadığımızı ,  bilin içindir bu yazdıklarım. Şimdilerde , o  mahşer kalabalığı   oluşturan  Tuncay Özkanlar(!)  da olmayacağına  göre  elimizi şakağımıza götürmek durumundayız değil mi efendiler? 

Ben; Okuyan, düşünen ve  bozuk sistemin değişmesi için yıllardır kafa yoran  , Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün   kurduğu Laik, Demokratik ve sosyal hukuk devletinden ( Cumhuriyet rejimi ) beslenen   Türkiye Cumhuriyeti  vatandaşıyım. . 
   
Hayal kırıklığı yaşadığım üç seçim ile ilgili olarak sizlere  zamanında  naçizane  hüzün ve endişe  dolu fikirlerimi  yazmıştım. Sizlerden  ses gelmediği nedeniyle tarih maalesef aleyhimize tecelli etmiştir. Amerika'nın   bilgisayarlı seçim hilesi olarak  tarihe geçen   ve şu sıralar yalnız Türkiye tarafından  uygulanan “ SEÇSİS”  sistemiyle ilgili endişemi bir kağıda yazıp,zamanında  Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun   Narlıdere AKM 'de daha henüz CHP lideri olmadan önce yaptığı  söyleşide kendisine iletmiştim.  Ne dese beğenirsiniz? Verdiği  aşağıdaki cevap,  çok manidar ve  bir o kadar da tehlikelerle doludur..
“Sandıklara hakim olunursa İzmir'deki seçim neticeleri neyse Türkiye bazında da  aynı netice alınır..”

“UNUTULMASIN Kİ İZMİR TÜRKİYE DEĞİLDİR.” 

Bu sözüme lütfen önem veriniz efendiler. Ben yıllarca  ülkeme  , yurdun her yöresinde uzun yıllar   hizmet veren emekli Albayım. Yöre halkını çok iyi tanırım. Oralarda seçimlerin nasıl despotça yapıldığını,  eskilerde ağaların, şimdilerde ise teröristlerin halkı nasıl baskı altına alarak  seçimlerin seyrine  yön verdiğine yakinen şahit  olmuş biriyim. 

Yine  unutmayınız ki  bizlere, siz liderlerin  (Demireller, Ecevitler, Türkeşler, Çillerler ve benzerleri)    - isimlerini  ezberletenler  kan emici emperyalistler olmuştur. Demek istediğim şudur.  Ülkemizde iktidarın ve muhalefetin liderlerini Küresel  devin belirlediğini  artık sağır sultan bile anlamaya başlamıştır. 
Siz millet vekillerinin kim olacağını da bu  Oligarşik ! Düzende  başınızdaki Parti  liderleri  belirliyor. Var mı itirazınız efendiler. 
Bu uygulamanın demokrasiyle uzaktan yakından bir ilgisi var mıdır?
                                                      **
Özellikle belirtmeliyim ki;  Amerika'nın tuzaklarla dolu - BİLGİSAYARLI SEÇSİS-  tuzağını değiştirmediğiniz takdirde inanınız ki, iktidar olma şansınız hiç olmayacaktır..
Bu çarpık seçim sistemiyle seçime gidildiğinde  AKP  iktidarının   tekrar en az % 60 ile  başa  geçeceğinden sakın şüpheniz olmasın.  Söylediklerimi  dikkate  almadığınızda   bilin ki Türk devleti sizlerin katkılarıyla parçalanacaktır.

Bu vebalin altından kalkılamaz.
                                                         ***
Simdi de sözüm ; millet vekillerini ikna edecek ve bir elin  parmaklarından az kalan vatan ve millet sever  'medya mensuplarına' olacaktır.  Zira sizlere son  derece iş düştüğünü belirtmek isterim.. SEÇSİS-  ucubesinin  tehlikeli  tuzaklarla dolu olduğuna dair   sayısız yazılar  kaleme alanlardan olduğumu biliniz.  İleriyi görmek için  de kain olmak  gerekmiyor. 
VATANI SEVMEK ,  TARİHİ VE TARİHİN  TEKERRÜR EDECEĞİNİ BİLMEK YETERLİDİR SANIRIM. ÇOK ZEKİ  OLAN LİDERLERİN ZEKALARINI NASIL KÖTÜ YÖNDE KULLANARAK ÜLKELERİNİ ÇIKMAZA SOKTUĞUYLA DOLUDUR TARİH SAYFALARI..
HOŞÇA KALINIZ EFENDİLER.
Fevzi MORAY