Çarşamba, Haziran 09, 2010

…….TÜRKİYEDE OYNANAN SONU GELMEYEN OYUNLAR…


Sevgili dostlarım son günlerde ülkemiz üzerinde oynanan oyunlar ilgi çekici bir hal aldı..Dikkat ederseniz ülkemizi Orta Doğunun ateş çemberine sokup, önce göstermelik olarak İsrail ile , daha sonra da İran’la karşı karşıya getirmek hedeflenmiştir..Bu sayede zahmetsizce Milli Hedef ve Menfaatlerine ulaşmak isteyen doyumsuzlar , her zaman olduğu gibi yine içimizdekilerle iş birliği içersindeler…

Olayı daha bir iyi anlayabilmek için hükümetin başkanı olan Recep Tayyip Erdoğan’ı bir kez daha iyi tahlil etmeliyiz derim.. 2002 den bu yana 'dünya dev'inin desteğinde yapılan iki seçimi kazanarak AKP.’i tek başına iktidara taşıyanlar arasında kendisinin büyük payı olmuştur. Gidişatı görenler olarak gözümüzün önünde gelişen ilginç girişimlerin başarıyla sonuçlanması karşısında akıl tutulması yaşıyoruz.
Artık bu iktidar tükendi derken bir de bakıyorsunuz ki, daha bir güçlü olarak başımıza geliyorlar..
Mutlaka karizmatik bir kişiliğe sahip olduğunun bunda payı büyüktür ve bunu da oya tahvil etmekte hiç de zorlanmadığının altını çizmeliyiz..

Aynı Erdoğan, ülke içinde işkembeden atan köhnemiş siyasetçiler gibi laf üretmekten ziyade Türk halkının beğenisini kazanan her konuda icraata! ağırlık veren, kodu mu oturtan ,sözü yandaşlarınca kanun kabul edilen bir şahsiyettir..Hatırlarsınız bir zamanlar dışımızdakilerce başbakan yapılan ve ondan habersiz koalisyon ortaklarının ilginç atılımları karşısında “yapılanları içime sindiremiyorum” diyen başbakanlar da gördü bu Türkiye….
Yine Erdoğan’a dönecek olursak, ülke dışında ise Küresel Güçle dayanışma içinde olan ve bunu da gizemli şekilde yürüten maharet erbabıdır..Durumu doğru değerlendirip doğru hedefe ulaşabilmek için umarım özgeçmişi ile ilgili bu kadar bilgi yeterlidir..

Şimdi gelelim akıl tutulması yaşadığımız seçim olaylarına…

Siz değer verdiğim dostlarımla sık sık “Seçimde Şike” başlıklı yazılarımı paylaşmıştım biliyorsunuz. Geniş bilgi http://morayfevzi.blogspot.com/ sitemdedir..

Bu konuda kaleme aldıklarımın kısaca özeti, Küresel Dev güdümlü SEÇSİS de lehimize bir değişiklik olmadığı üzerinedir..Hal böyle olunca da ABD.’in bilgi sistem desteği iktidara düşünülen partinin! hanesine ilave edildiğinde hayal kırıklığı yaşadığımız bir seçim tablosuyla karşılaşmaktayız..

Sesli düşünmeye devamla,
 Ocak 2009 da Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres’e “One minute” uyarısıyla başlayan sert tepkisi hepimizin hafızalarında yer etmiştir.. Tüm dünyanın gözünün içine bakılarak Orta Doğu Müslümanlarını savunmak adına ‘Küçük Amerika’ya konulan posta karşısında , bizlerin bile etkilendiğini söylemeliyim..

1. Bilindiği gibi, Başbakan Erdoğan’ın Davos’da gerçekleştirdiği gövde gösterisinin üzerinden daha iki saat bile geçmeden Türkiye’ye dönüşünde , ülkenin her yöresinden binlerce insanın çok kısa zamanda hava alanında toplanması ilginçtir...Sizi bilmem ama ben çok kısa zamanda binlerce insanın alana nasıl getirildiğinin öncesi olduğu inancındayım. Zira böylesine ateş çemberi coğrafyada yaşam süren Müslümanların arkasında durarak (!) dünya Jandarmasına kafa tutmak son yıllarda ülkemizde pek alışılagelmiş değildi.. Doğal olarak diplomatik teamülleri delik deşik eden bu sözlü taarruz karşısında Arapların kandırılan Reaya takımı ( otlatılan hayvan sürüsü ) galeyana gelmiş , övgü dolu sözler havalarda uçuşmuş ve ellerde Türk bayrakları taşınmıştır.. …

***Şimdi buraya bir virgül koyup ülkemizde yerel seçimlerin ne zaman yapıldığını düşünelim..29 Mart 2009 “seçim” - 28 Ocak 2009 “One minute”

Sonradan anlaşılıyor ki ABD, AB, AKP ve İsrail işbirliğinde , insanı yanıltan ve galeyana getiren temalar kullanılarak “Hedef Kitle” kazanılmıştır. Sonuç hepimizin bildiği gibi malumun tekrarıdır…

***Açılımlar nedeniyle oyu oldukça düşen ve itibar kaybeden AKP. bu kez yine denize düşmüş ve yılana (İsrail) saldırmıştır , pardon sarılmıştır.

Safahatında yakın dostluk ilişkileri yadsınamayan Türkiye ve İsrail’in neden bu gibi senaryoları devreye sokup insanları uyutuşunu anlayamamak ayrı bir üzüntü kaynağıdır.

Gayeleri Türk askerini Orta Doğunun cehennemine çekmek değil de nedir?

Şimdi de İsrail ile yaşanan ilişkilere kısaca göz atalım…
Türkiye yakın zamanda limanlarını kimlere sattı?. Mayınlı arazileri kimlere vermeye çalışıyor?.Kimlerle askeri işbirliği ve tatbikatlar yapılmakta, kimlere pilotsuz casus uçağı yaptırılmaktadır? Tabii ki İsrail’e…

Ha unutuyordum, içinde bulunan 31 ülkeye Ekonomik güç ve itibar kazandıran OECD’ye ( Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı) geçen sene İsrail’in üyeliğini kim kabul etti? Türkiye değil mi?..

***Hem de Filistin’in , ‘İsrail’i veto edin’ dileklerini dikkate almayarak. …

Türk Telekom’u Araplara , daha doğrusu Arapların efendisi ve İsrail’in en yakın müttefiki Amerika’ya kim sattı?...Türkiye tabii ki…Dolayısıyla savaşta en etkin silahımız olan iletişim ( Muhabere) vasıtaları şu an kimin elinde ? İsrail’in değil mi?..

Savaş çığlıkları atıldığına ve Türk Silahlı Kuvvetleri ile toplantılar yapıldığına göre İsrail’le yapılması düşünülen savaşın durum muhakemesini yapmamız gerekmez mi?...

Önce silahlı kuvvetlerimizde mevcut silahların yedek parçalarını kimden aldığımızı ve ayrıca mevcut silahların şifrelerinin kim tarafından ülkemize verilmediğinin adını koymalıyız.... Bütün soruların birleştiği ülke maalesef Küçük Amerika’dır.. Dolayısıyla küçük Amerika’ya bu silahları tevcih etme imkanı da ortadan kalkıyor efendim..

Bakın dostlar, bizlere Kara Harp Okulunda öğretilen çok önemli bir savaş kuralı vardı..

Muhaberesiz Muharebe Olmaz..”

Yani iletişim damarları başkasının elinde olan ülkeler savaş yapamazlar. Hem kendi askerinin kolunu kanadını kıracaksın , hem de aynı Türk silahlı Kuvvetlerine el açarak Küçük Amerika’ya posta koyacak ve daha da ileri giderek savaşa iştirak ettireceksin..Yok öyle 25 kuruşa simit

O halde konan postaların danışıklı dövüş olduğunu düşününce , ‘bu ne perhiz bu ne lahana turşusu” demek elzem oluyor.

Yazımı uzatarak siz ileriyi ve beraberinde getirdiği tehlikeleri gören dostlarımı , sıkıntıya sokmak istemiyorum..Açıkladıklarımın komplo teorisi olmadığını çok iyi biliyorsunuz..

Ve ben diyorum ki artık yüzümüzün güleceği günler yakındır.. Küresel Gücün bizlere bahşettiği silahı ( Bilgisayar) doğru zaman ve yerde kullanırsak düşlediğimiz hedeflere ulaşmamamız mümkün değildir..

.. Tek eksiğimiz doğru habere ulaşamamaktır.

Sevgili dostlar biliyorsunuz uzun zamandır emin kaynaklardan istifade ederek temin ettiğim bilgileri sizlerle paylaşıyorum..ABD silahlı kuvvetlerinin gücünü dilimin döndüğünce sizlere aktarmıştım..Okumayanlar için sitem her zaman olduğu gibi sizlere açıktır. http://morayfevzi.blogspot.com/



Umarım İsrail ve Silahlı Kuvvetlerini de öğrenmek istersiniz.. Aslında ABD silahlı kuvvetleri neyse İsrail silahlı gücü de odur..Aralarında en ufak bir fark yoktur…Teskere geçmediğinde belirli periyotlarla başımıza gelenler ne ise, yakın tarihte küçük Amerika’ya (İsrail askeri) konan postanın da karşılığı ağır olacağa benzer..

Üzerimizde oynanan oyunlara vakıf olabilmek için Filistin’deki Uluslar arası güçte de görev yapmış Emekli Kurmay Albay Haydar Ateş’in Orta Doğu ülkelerine bakışını dikkate almalıyız diye değerlendiriyorum..Lütfen tıklayıp gerçekleri öğrenir misiniz? http://cesuryorum.blogspot.com/

Bir solukta okuyacağınızı düşünerek Sayın Yılmaz Dikbaş tarafından kaleme alınan İsrail ve silahlı gücünü konu alan yazıyı  http://ciddiyizbiz.biz/index.php?page=845 'i lütfen tıklayıp  altını çizerek okuyacağınıza inanıyorum..

. En derin sevgi ve saygılarımla..



Fevzi MORAY

E.P.KD.ALBAY

06 Haziran 2010 Antalya..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder