2008’DE KALEME ALDIĞIM HOCALI VAHŞETİ..
EK-1 : ERMENİLERİN
HOCALI KATLİAMI : 26 Şubat 1992
Yalan yanlış yazılan tarihi doğrulayabilmek adına yaptığım araştırmalar ve edindiğim bilgi ve
tecrübeler ışığında kaleme aldıklarımı
sizlerle paylaşmak bana huzur verecektir.
Ermeniler tarafından 26 Şubat 1992 yılında Azerbaycan'ın
Hocalı mevkinde Azeri soydaşlarımıza yapılan
tescillenmiş katliamın On altıncı yıl anma töreninde ( yani 26 Şubat 2008 )
bazı satılmış kışkırtıcılar küresel güçlerden aldığı destekle tarihi
saptırmanın , insanlığı aldatmanın amansız takipçisi durumundalar.
Bu nedenle de hafızalarda henüz tazeliğini kaybetmemiş
Hocalı katliamının Ankara’da yapılan
16'ncı yıl anma törenine konuşmacı olarak
katılan Ulusal Güvenlik Strateji
Araştırma Merkezi Başkanı Sayın Ali
Külebi, gerçekleri açıklama hakkı dahi verilmeden dışarıya çıkarılmıştır..
Bilindiği gibi, 1900’lu yılların başından itibaren
emperyalist güçler Afrika, Asya ve Avrupa'yı da içine alan “Dünya hakimiyeti”
uğruna masum insanlara acımasızca katliam yapmayı sürdürmektedir.
"Gerçek tarih sayfaları insanlığı hiçe
sayan vahşetlerle doludur.."
Daha evvel sizlerle
paylaşmama rağmen , bilgilerinizi canlı tutmak
ve günün konusu olması nedeniyle
Azeri soydaşlarımıza yapılan insanlık dışı vahşeti bilgilerinize sunuyorum..
En derin saygılarımla..
Fevzi Moray 26/Şubat /2008 İZMİR
HOCALI KATLİAMI
Yer: Azerbaycan, Hocalı mevki
Elleri bir ağaca arkadan bağlanan hamile bir kadının
başına dikilmiş olan iki Ermeni yazı tura atıyordu.
Bu kanlı kumarı yaklaşık 100 yıl önce Anadolu toprağında
Kars'ta Ağrı'da Van'da Erzurum'da da
ataları oynamıştı. Onlardan duymuşlardı.
Karnı burnunda çaresiz bir Azeri kadının doğumu oldukça
yakın görünüyordu. Çaresiz kadın bir
hazan yaprağı gibi titriyordu.
Elbiseleri yırtık, ayakları çıplaktı...
Ermenilerin uzun boylu olanı elindeki AK-47 model Rus yapımı
otomatik tüfeğinin namlusuna monte
edilen seyyar kasaturayı çıkartırken, diğeri
elindeki demir parayı havaya attı:
Akçik, manç?.. (Kızmı, oğlan mı?) -Akçik
(Kız)
Bu cevap üzerine 'oğlan' diyerek bahse giren Ermeni,
elindeki kasatura ile hamile kadının karnını bir hamlede yarıp
çocuğu çıkarttı. Kan bürülü gözleri
bebeğin kasıklarına kilitlendi.
Tun
şahetsar,ınger: (Sen
kazandın,yoldaş)
Yes şahetsapayts ays bubrikı inç bes bidigişdana: (Ben kazandım ama
bu bebek nasıl beslenecek?)
Mayrigı bedge gişdatsine (Annesi besleyecek elbette)
Bunun üzerine daha kısa boylu olan Ermeni, bir hamlede
kasaturaya geçirdiği bebeği annesinin
göğsüne yapıştırdı:
Mayrig yerahayin zizdur (Çocuğa meme ver)
Aynı dakikalarda Hocalının başka bir semtinde tek kale
futbol maçı hazırlığı vardı. İki kesik Azeri kadın
başını kale direği yapmışlar, top arayışına girmişlerdi. Başı tıraşlı bir
çocuk bulup getirdiklerinde ise Ermeni çeteci sevinçle bağırdı:
-Asixn ma/,çimi yev
bızdıge, aveg gındırnadabidi. Gıdıresek...
(Bu hem saçsız hem de küçük, iyi yuvarlanır. Kopartın...)
Aynı anda çocuğun gövdesi bir tarafa,başı da orta yere
düşmüştü... Ermeniler zafer naraları
atarak, kanlı postalları ile kesik çocuk
başına vurarak kanlı bir kaleye gol atmaya çalışıyordu.
Bu iki olay Hocalıda bundan çok değil yalnızca 16 yıl önce
yaşandı.
Her iki olay da Ermeni çetecilerin katliamlarına bizzat şahit
olan görgü tanıklarının anlatımlarıdır.
***
Ne yazık ki 26 Şubat 1992
günü binlerce Azeri soydaşımız
türlü yöntemlerle vahşice katledilmiştir. Ajanslar, katliam haberini bütün dünyaya
hızla geçerken, ağır bir vahşet yaşanan Hocalı halkından geri kalanlar ise
çaresizlik ve yıkım olmuştur.
Türkiye'de büyük bir
dehşet uyandıran katliam
görüntüleri TRT aracılığı ile dünya
insanlığına duyurulmuştu.
Bütün olanları
batılı gazeteciler, özellikle de New York Times
belgelemiştir.
26 Şubat'ta güçlü
silahlarla donatılmış Ermenistan silahlı
kuvvetleri ile Hankendi'nde konuşlanmış bulunan Albay Zarvigarov
komutasındaki 366'ncı Rus Motorize
Alayı, Hocalıya saldırarak tarihin en vahşî katliamlarından birini yaptılar. 26
Şubat gecesi Rus motorize alayının
tanklarından açılan top ve roket saldırıları ile Hocalı Havaalanı kullanılamaz hâle getirilerek kentin dış dünya
ile ilişkisi de tamamen kesildi.
Savunmasız kalan kente giren Rus destekli Ermeni askerleri,
çocuk, yaşlı, kadın, bebek demeden birçok insanımızı zalimce katlettiler. Ermenilerin işgal ettikleri
Hocalıda dehşet verici olaylar yaşandı.
Canlı canlı insanların kafa derilerini yüzdüler, sağ
olarak ele geçirdiklerini ise sistematik bir işkenceye ve Tıbbî deneylere tabi tutarak, insanlık dışı
muamelelere maruz bıraktılar.
Hızar ve testereler ile diri diri insanların kol ve
bacaklarını kestiler. Genç kızların
önce saçlarını, sonra da kafa derilerini
yüzdüler.
Babanın gözü önünde evladını, evladın gözü önünde
babayı kurşunlara dizdiler. Kesik
kafaları sepetlere doldurdular.
Peki neydi bu düşmanlık?
Ermenistan'daki okul duvarlarında asılan haritalarda Türkiye'nin 12 ili yer almaktayken, Ermenistan'ın bayrağında Türkiye
hudutları içindeki Ağrı Dağı'nın
resmi gösterilirken , Ermenistan Millî
Marşı'nda 'Topraklarımız işgal
altında, bu toprakları azat etmek için
ölün,öldürün' mesajı
verilmekteyken, başkaca bir neden aramaya zaten gerek yoktur sanırım.
Dağlık Karabağ Bölgesi'nde bulunan Hocalıya, eski
Sovyet İttifakı Silahlı Kuvvetleri'ne ait 366.Alay'ın
desteği ile Ermeni Silahlı Kuvvetleri
tarafından düzenlenen saldırılar sonucu 613 Azerbaycan Türk'ünün hayatını kaybettiği resmî olarak
açıklandı. Ancak kayıp sayısının bu rakamların çok çok üstünde olduğu
bilinmektedir.
56 hamile kadın karnı yarılmış durumda bulunmuştur. Bu
alçak saldırıda 487 kişi ağır yaralanırken, 1275 kişi ise
rehin alınmış, geri kalan nüfus da bin bir zorlukla canını kurtarmış
ancak bu olayın tahribatından ruhları
ve hafızaları asla bir daha
kurtulamamıştır.
Şahitlerin anlattıklarını
dinleyenler önce kulaklarına inanamadı .
Fakat katliam sonrası Hocalıya girdiklerinde ise, görgü
tanıklarının abartmadığını kısa sürede
anladılar.
Hocalıda katliam bölgesini
gezen Fransız gazeteci
Jean-Yves Junet'nin gördükleri karşısında
söyledikleri, katliamın boyutunu da anlatıyordu:
'Pek çok savaş
hikâyesi dinledim. Faşistlerin zulmünü işittim, ama Hocalıdaki gibi
bir vahşete umarım kimse tanık olmaz'
Peki 26 Şubat 1992 günü yaşanan bu katliamın emrini kim
vermişti; Ermenistan Devlet Başkanı
sıfatını taşıyan Robert Koçaryan
denilen kirli katilden başkası
değildi.
Yaptığı terör faaliyetlerinin oranı
nispetinde terfi eden Taşnaksutyun örgütü liderlerinden Robert Koçaryan,
20 Mart 1996'da Ermenistan Başbakanı oldu. Karabağ'da
barış istediği için aşırı
milliyetçilerin tepkisine daha fazla direnemeyen Levon Ter Petrosyan ( bu zatı ,
1991-1993’lü yıllarda geniş çaptı Ermeni-Türk hudut protokollerinde
görme imkanı buldum F.Moray) istifa
edince de 30 Mart 1998 yılında ondan
boşalan Devlet Başkanlığı koltuğuna, 'Hocalı Katliamı baş sorumlusu olan
azılı terörist Robert Koçaryan oturdu.
Ermeniler Türk hamile
kadınlarına tecavüz edip karnını hamile olduğu halde taş ile doldurup ,
küçük Türk kızlarına da tecavüz edip
öldürmüşlerdi.
Katliamın boyutunu ;
“Büyük Ermenistan” idealinin
ideologlarından biri olan ve
Hocalı soykırımına bizzat iştirak eden Zori Balayan’ın kitabında yazdıklarından anlıyoruz.
Hala İnterpol tarafından
kırmızı bültenle aranan Zori
Balayan, 1996’da yayınlanan “Ruhumuzun
canlanması” adlı kitabında Hocalı soykırımını haklı göstermeye çalışarak,
yaptıkları soykırımı şöyle anlatıyor:
“Biz , arkadaşımız
Xaçatur'la ele geçirdiğimiz eve girerken askerlerimiz 13 yaşında bir Türk
çocuğunu pencereye çivilemişlerdi. Türk çocuğunun bağırış çağırışları çok
duyulmasın diye, Xaçatur çocuğun annesinin kesilmiş memesini çocuğun ağzına
soktu. Daha sonra bu 13 yaşındaki Türk’e,
onların atalarının bizim çocuklara yaptıklarını yaptım. Başından,
sinesinden ve karnından derisini soydum. Saate baktım, Türk çocuğun yedi dakika sonra kan kaybından dünyası
değişti. İlk mesleğim hekimlik olduğuna göre hümanist idim, buna göre de Türk
çocuğuna yaptığım bu işkencelere göre kendimi rahatsız hissetmedim.
Ama ruhum , halkımın yüzde birinin bile intikamını aldığım
için sevinçten gururlanırdı. Xaçatur
daha sonra ölmüş Türk çocuğunun cesedini parça parça doğradı ve bu Türkü ; aynı
kökten olan itlere attı. Akşam ayni şeyi üç Türk çocuğuna daha yaptık. Ben bir
Ermeni vatansever olarak görevimi yerine getirdim. Xaçatur da çok terlemişti,
ama ben onun gözlerinde ve diğer
askerlerimizin gözlerinde intikam ve güçlü hümanizmin mücadelesini
gördüm. Ertesi gün biz kiliseye giderek 1915'nci yılda ölenlerimiz ve ruhumuzun
dün gördüğü kirden temizlenmesi için dua ettik. Ancak biz Hocalıyı ve
vatanımızın bir parçasını işgal eden 30 bin kişilik pislikten temizlemeyi
başardık.”
Hocalı'da Ermenilerin Azerbaycan Türklerine karşı hayata
geçirdiği soykırımın delillerini kendi kitabında övünerek sıralayan Zori
Balayan her bir Ermeni’nin bu hareketten iftihar etmesi, gurur duyması
gerektiğini söylüyor.
Ermenilerin Hocalı'da soykırımı gerçekleştirdiklerini,
insanlığa karşı cinayet işlediklerini itiraf eden, onaylayan bu fikirler, Zori Balayan’ın 1996 yılında yayınlanmış “Ruhumuzun canlanması”
adlı kitabının 260-262'ınci sayfalarında yer almaktadır.
ABD Kongresi'nin Uluslararası İlişkiler Komisyonu Üyesi Don
Barton, Kongreyi ‘Hocalı soykırımı’nı tanımaya çağırdığı Temsilciler Kurulu
toplantısında, "Dünyadaki tüm toplumlar bunu bilmeli ve hatırlamalıdır.
ABD Kongresi, Hocalı soykırımını tanımakla uluslararası toplumun uzun yıllardan
beri bu konuyla ilgili sessizliğini bozacakır.”demiştir.
Amerikalı senatör Don Borton , "-Ne yazıktır ki,
tarihin ve insanlığın bu en kanlı trajedisi Hocalı’da yaşanırken ve üstelik
masum insanların hunharca katledildiği cinayetin kanıtı niteliği taşıyan video
kayıtları ve belgeleri de eldeyken, dünya kamuoyu yeterince
bilgilendirilemeyerek yıllarca sonuç alınamamıştır..” diyerek yazılan sahte tarihe atıfta bulunmaktadır..
Açıklamaya devamla;
Hocalı vahşetinin, dünya devletleri ve uluslararası örgütlerce
‘soykırım’ olarak tanınması için gerekli adımlar atılmamıştır. Ermenistan’ın
kurulduğu ilk yıllarda sahip olduğu toprak parçası 9.000 km2 iken, bugün bu
alanın 47.000 km2’ye nasıl ulaştığı
sorusu iyice irdelenmeli, işgal ettikleri ve ‘Hayastan’ adını verdikleri
bu toprakların tamamının, Azerbaycan Türklerinin toprağı olduğu
unutulmamalıdır." diyerek konuşmasını sürdürmüştür..
Her fırsatta sözde Ermeni soykırımını gündeme getiren,
Türkiye’yi karalamaya çalışan ve bunun ateşli savunuculuğunu yapan ABD’deki
Ermeni diasporasına, Amerikalı senatör Don Borton'un bu açıklaması tokat gibi
geldi.
Barton, Temsilciler Kurulu'nun toplantısında yaptığı bu
konuşmada, “Zaman zaman üyeler, aslı olmayan sözde 'Ermeni soykırımını'
tanımaya çağrılsalar da, Ermenilerin Hocalı'daki katliamlarından tek bir
kelimeyle bahsedilmemiştir” dedi.
Barton, Hocalı adlı Azerbaycan şehrinin 1992 yılında
Ermeniler tarafından silindiğini, tüm Azeriler için Hocalı sözünün acı, hüzün
ve gaddarlık anlamına geldiğini belirttiği konuşmasında, “26 Şubat 1992
tarihinde, Ermeni askerleri, Hocalı'da 613 kişiyi öldürmüş, tüm aileleri
parçalamış, 1.275 kişiyi esir almıştır; 1.000 kişi sakatlanmış, 150 kişi de
kayıplara karışmıştır” dedi.
Yabancı gazetecilerin ve Ermenilerin bizzat kendilerinin
itiraf ettiği katliamın boyutunu bu açıklamalardan daha iyi ne anlatabilir
?
Hocalı’daki vahşet ve katliam, Ermenilerin “Büyük
Ermenistan” ideali çerçevesinde,1987 yılından itibaren, Ermeni diasporası ile
birlikte yeni hedef olarak seçilen Dağlık Karabağ bölgesinin Azerbaycan
Türklerinden boşaltılması amacına yönelik olarak gerçekleştirildi.
Ermenilerin “toprak genişletmek” arzusuna, tarihi Türk
düşmanlığı ve nefreti de eklenerek işlenen bu katliamla, çağın en büyük zulmü
ve katliamı Hocalı’da yaşanmış oldu. Hocalı katliamı sadece Azerbaycan
Türklerine karşı değil, tüm insanlığa karşı işlenmiş ve tarifi imkansız bir
insanlık suçudur.
Ne yazıktır ki, tarihin ve insanlığın bu en kanlı katliamı
Hocalı’da yaşanmışken ve üstelik masum insanların katledilmesinin kanıtı olan
video kayıtlar, canlı şahitler, resimler ortada iken dünya kamuoyu yeterince
bilgilendirilmeyerek yıllarca sonuç alınamamış ve uluslararası örgütlerce
“soykırım” olarak tanınması için gerekli adımlar atılamamıştır.
Katliamın emrini verenlerden birisi ise kanlı Tasnak terör
örgütü ve katliamın baş sorumlusu Robert Koçaryan'dır.
Uluslararası Ceza Mahkemesi'nde Miloseviç gibi savaş
suçlularının ve katillerin cezası verilirken, neden Hocalı katliamı ve baş
sorumlularından biri katil Robert Koçaryan, ayni mahkeme tarafından cezasını
görmedi?
Neden Hocalı için anket başlatılmıyor ve savaş suçluları
gerekli cezayı almıyor ?
Tabi ki bunun ilk cevabını
Azerbaycan devlet sorumluları vermelidir , diğer taraftan ise
Türkiye. Türkiye'yi idare edenler ;
bugüne kadar, organize şekilde köseye sıkıştırmak isteyen Ermenilere karsı
neden Hocalı katliamı için Uluslararası Ceza Mahkemesi'nden anket talebinde
bulunmadı?
Ermenilere gereken cezanın verilmesi ve susturmak için
bundan daha büyük fırsat olamazdı. Diplomatik girişimlerin ne Azerbaycan’da ne de Türkiye’de
yapılmamasını da anlamakta güçlük
çekiyorum.
26 şubat 1992 ;
Ermenilerce, Türklere yapılan
toplu katliamların ve Azerbaycan kasabası olan Hocalı’nın
yeryüzünden silinmesinin tescilli
tarihidir…
Şimdi bizler; tarihteki olayları çarpıtarak Türkleri katliam
yaptı diye suçlamaya kalkanların ve bu uydurma söylemlere destek verenlerin
hatta, bir Ermeni gazeteci öldürülünce “
Hepimiz Ermeniyiz” diye bağıranların, daha doğrusu insan olan herkesin
gözlerini bir kez de Hocalı katliamına çevirmelerini bekliyoruz.
En derin sevgi ve saygılarımla..
Fevzi Moray
VATANSEVER
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder