Geleceğe Umut Taşıyan Bir Kıvılcım, Bu Coğrafyada Bir Aleve Dönüşür.
Mustafa Kemal Atatürk’ün “Bir kıvılcım olarak gidiyorsunuz, meşale olarak döneceksiniz” veciz sözünü rehber edinerek, bu gençler dünya çapında aKara Harp Okulu 1968 mezunu değerli devre arkadaşım Ümit ve saygıdeğer eşi Jale Önen’in oğlu Mert Önen ve ekip arkadaşlarının Almanya’da kurdukları “Bir Dünya Kıvılcım” derneği, hepimiz için büyük bir ilham kaynağı oldu.ydınlanma ve toplum farkındalığı yaratmaya yönelik projeleriyle geleceğe umut taşımaya devam ediyorlar.
18 Ocak 2025 tarihinde dernek başkanı Gözde
Kara Günaydın’ın Fatih Altaylı ile TEKETEK Bilim programında
yaptığı uzun ve derinlikli sohbet, hem derneğin vizyonunu hem de geleceğe dair
umutlarımızı pekiştirdi.
Bu anlamlı girişim, sadece kurucuların değil,
hepimizin evlatları için bir ilham kaynağı niteliğinde!
Aşağıda paylaştığım videoyu izlerken çok
heyecanlandım, çok duygusallaştım. “Yeni bir ümit mi doğuyor ne?” diye
düşünerek sevgi gözyaşlarıma hakim olamadım.
. Bu nedenle sevgili evladımız Mert Önen ve
arkadaşlarını yürekten tebrik ediyorum. Birer, Gazi Mustafa Kemal Atatürk
sevdalısı olarak çıktıkları bu meşakkatli yolda başarılarının katlanarak
artmasını diliyorum. İnşallah bu kıvılcım, ışığını tüm dünyaya yayarak
Atatürk’ün işaret ettiği meşaleye dönüşür.
Atatürk’ün
Türk Gençliğine Güveni: Sadi Irmak’ın Anısı:
Atatürk’ün Türk gençliğine ne kadar güvendiğini
hatırlatan yaşanmış bir anekdotu sizlerle paylaşmak istiyorum.
Atatürk, Sadi Irmak’ın isminin yanına “Berlin
Üniversitesi’ne gitsin” diye not düşüyor. Ancak Sadi Irmak gitmek ya
da gitmemek konusunda kararsız kalıyor. O zaman yaşadığı bu çıkmazı şu sözlerle
anlatıyor:
“Vakit geldiğinde ise Sirkeci Garı’ndayım; ama
kafam çok karışık. Gitsem mi, kalsam mı? Beni orada unuturlar mı? Para
yollarlar mı? Tam gitmemeye karar verdiğim ve geri döndüğüm sırada bir posta
dağıtıcısı ismimi çağırdı: ‘Mahmut Sadi! Mahmut Sadi! Bir telgrafın var.’
‘Benim’ dedim. Telgrafı açtım, aynen şunlar yazıyordu: ‘Sizleri bir
kıvılcım olarak yolluyorum, alevler olarak geri dönmelisiniz. İmza: Mustafa
Kemal.’
Okuyunca düşüncelerimden olağanüstü utandım. ‘Şimdi
gel de gitme, git de çalışma, dön de bu ülke için canını verme’ dedim.
Düşünün, 1923’te o kadar işinin arasında 11 öğrencinin nerede, ne zaman,
ne hissettiğini sezebilen, ona göre telgraf çeken bir liderin önderliğinde bu
ülke için can verilmez mi?
Çok başarılı oldum. Ülkeme alev olarak döndüm.
Önce İstanbul Üniversitesi Genel ve Beşeri Fizyoloji Enstitüsü‘nü kurdum. Kürsü
başkanı oldum. Daha sonra ülkemi temsilen başbakanlık yaptım.”
Ayrıca zaman bulursanız, aşağıdaki linkten Gözde
Kara Günaydın’ın Fatih Altaylı ile TEKETEK Bilim’de yaptığı ve 47
dakika süreli uzun ve derinlikli sohbetini takip etmenizi şiddetle öneririm. Bu
sohbet, derneğin vizyonunu ve geleceğe dair umutlarımızı pekiştiren nitelikte.
Fatih
Altaylı ile TEKETEK Bilim Programı
“Ne Mutlu Türküm
Diyene!”