AYŞEN GRUDA
“Ayşen GRUDA'dan Müzik Tutkusuna uzanan,
Hatıralar, Sanat ve Bir Ömür”
Bana ulaşan yukarıdaki paylaşım içimi burktu. Bir anda 1960'lı yıllara gittim. O günler ne kadar anlamlıydı! Fakirdik ama ruhsal zenginliğimizle bu eksikliği kapatıyorduk. Şimdilerde ise gidişat hiç iç açıcı görünmüyor!.
Yukarıdaki Metni Kısaca Değerlendirmem Gerekirse:
Merhum Ayşen Gruda, topluma mal olmuş önemli bir sanatçıdır. Söz konusu
paylaşım, hayatın belirsizliğine ve ölümün beklenmedik bir anda gelebileceğine
dair derin bir mesaj veriyor, insanlığa!
O nedenle bana göre Ayşen Gruda’nın verdiği bu mesaj duygu yüklü ve insanlara empatiyi, sevgiyi ve değer vermeyi hatırlatan anlamlı bir öğüt niteliğindedir.
Bugünleri Değerlendirmek Gerekirse:
Adaletsizlikler ve toplumu derinden yaralayan uygulamalar nedeniyle kendimizi
çaresiz hissediyoruz. Bir millet olarak Atatürk gibi bir liderin yeniden
başımıza geçmesini bekler olduk. Şartlar nedeniyle umudumuzu duaya bağlarken,
bu Mübarek Ramazan ayında bir Hitit duası ile seslenmek istiyorum, siz, sevgili
dostlarıma..
"Tanrım, bana değiştirebileceğim şeyleri değiştirmek için CESARET
ver, değiştiremeyeceğim şeyleri kabul etmek için SABIR ver, ikisi
arasındaki farkı bilip en doğru kararı vermek için ise bana AKIL ver."
Hatıralara, Sanatla Bütünleşen Bir Ömre Ve Ayşen Gruda Gibi
Aktiviste dair bir şeyler söylemek gerekirse:
Yaşamda başarılı olmak için fiziksel ve ruhsal enerjinin bir arada olması
gerektiğine inanıyorum.. Ruhsal enerjisi tükenen bir neslin yaşam enerjisi de
tükeniyor!
Ne yazık ki uzun zamandır bu
enerjiyi arar olduk.
Bu yazıda neden Ayşen Gruda'yı örnek verdiğime dair kısaca bir açıklama yapmak isterim.
Domates Güzeli lakaplı Ayşen Gruda ile İstanbul, Kadıköy, Moda'da, Hacı Şükrü Sokağı'nda oturuyorduk. Çocukluk arkadaşlığımız çok iyiydi. Abisi Aypak Erman ile daha da yakındık. Devre arkadaşım Suat Tansu'nun oturduğu binanın en alt katında kiracıydılar.
İleti adresime düşen paylaşıma uzun uzun bakarken, 1960'lı yıllara daldım. Ne güzel yıllardı, ne güzel günlerdi!..
Şimdilerde dostlarım bana "Hatıralarını neden resimlerle
taçlandırmadın?" diye serzenişte bulunuyorlar.
Bu nedenledir ki; Edip Akbayram, Barış Manço, Ahmet Selçuk İlkan, Erol Evgin, Emel Sayın, Ajda Pekkan, Orhan Gencebay, Selami Şahin ve daha nice değerle birlikte unutulmaz anılar biriktirdiğimi anlattığımda inanmakta tereddüt edenlere hak veriyorum.
Bu İhmalkarlığım Nedeniyle Siz,
Dost Ve Okurlarımdan Özür Diliyorum.
Sanattan beslenen toplumların her konuda ne kadar başarılı olduğu ve
olacağı (!) tarihi bir tespittir.
Bu düşünceden hareketle zamanında (2016 yılında) kaleme aldığım, çeşitli gazetelerle ve siz sevgili dostlarımla, okurlarımla paylaştığım “Mesleğimdeki Başarımın Sırrı: Güzel Sanatlara Olan Tutkumdur.” başlıklı yazımın önemsediğim bir bölümünü aktarmamın sayısız faydaları olacağına inanıyorum.
“Sevgili okurlarım, sürekli memleket meselelerine odaklanmanın insanlığa faydadan çok zarar verdiğine ve ruhsal sağlığımızı bozduğuna inanıyorum. Arada bir de olsa hayatımızı sanatsal faaliyetlerle renklendirmenin sayısız faydaları vardır.
Dünya tarihine damga vuran devlet ve bilim adamlarının yaşamlarına baktığımızda, güzel sanatlarla ilgilendiklerini görürüz. Atatürk ‘Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuştur’ sözüyle bu gerçeği vurgulamıştır.”
2019 yılında kaybettiğimiz Türk tiyatrosu ve sinemasının unutulmaz ismi Ayşen Gruda'yı, kahkahalarımıza kattığı neşe ve sahnedeki eşsiz zarafetiyle saygı ve özlemle anıyorum.
“İnsanlığın güzel sanatlarla beslenmesi dileklerimle.” Fevzi Moray 12
Mart 2025
“NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder