ERMENİ MESELESİ TEZİM Fevzi MORAY
Değerli dost ve Silah arkadaşlarım, Fransız Ulusal Meclisi “Ermeni soykırımı inkarına ceza” getiren yasa tasarısını bu gün,
yani 22 Aralık 2011 tarihinde görüşecek
ve büyük bir olasılıkla da yasa
kabul edilecektir. Hal böyle olunca zamanında
canlı tutmaya çalıştığım Ermeni
Meselesini siz sevgili dostlarıma tekrar
hatırlatmayı önemli bir görev addediyorum..
Ermeni Meselesi tezim;
gerçeği yansıtan doküman ve
kitaplardan yaptığım alıntılar ve
yaşam boyunca elde ettiğim
tecrübeler ışığında sizlere sunulmuştur. Dikkate alacağınıza inancım
tamdır..
1915 olaylarını ‘soykırım’ diye niteleyen tasarı hatırlarsanız 10 Ekim 2007 tarihinde Amerikan temsilciler meclisi Dış ilişkiler Komitesinde görüşülüp, 21 ret oyuna karşı 27 evet oyuyla komiteden geçti.. Haklılığımızı ispat etmekte gösterdiğimiz
basiretsizlik nedeniyle maalesef
anılan gün Türk milletinin üzerine kara bir leke olarak geçti...
Yıl 1917 1. Dünya savaşında ordumuz doğu cephesinde
Ruslara karşı savaşırken Bolşevik ihtilali ( komünist parti iktidarı) gerçekleşiyor.
Şevket Süreyya Aydemir (1897-1975) Türk yazar,( İktisatçı....Moskova üniversitesinden mezun oldu. İstiklal mahkemelerinde yargılandı . 10
yıl hapis kararı verildi. Aftan yararlanıp hapisten çıktı.) Yaşamı boyunca Türk tarihiyle ilgili çok önemli kitaplar yazmış, konu ile ilgili
olarak , “Suyu arayan adam” adlı kitabı ile de
Ermeni sorununu tarafsız gözle işleyerek , dünya insanlığının ufkunu
açmış , insanlıktan çıkmadan da ( Emperyalist) mutlu ve huzurlu yaşanabileceğinin yollarını aydınlatmaya çalışmıştır.
Yazar Aydemir’in olaya açıklık getiren tespitlerine
bakalım:
Osmanlı döneminde bütün Hıristiyan azınlıklar gibi
Ermenilerde rahat bir hayat yaşıyorlar.
Bilhassa sanatı, ticareti ellerinde tutuyor, Türk ordusuna asker vermiyor,
memleketin zengin ve imtiyazlı (ayrıcalıklı)bir tabakasını teşkil
ediyorlar...Bağların, bahçelerin en verimlileri, İç ve dış ticaret onların
elinde...Yarı aydın Ermeni liderleri ve TAŞNAK
komiteleri(Ermeni ihtilal komitesi) bu şartlar altında vatana ihanet
ederek ( Osmanlı imparatorluğuna) Ermenileri
istiklale teşvik ediyor.. Çünkü TAŞNAK komiteleri Ermeni ordusuna hakim
ve .bu komite mensupları, Erzurum yolu üzerinde ki Ermeni
köyünde, Türkleri kadın erkek, çoluk çocuk gözetmeden öldürüyor , bununla da yetinmeyerek
öldürülenlerin vücutları parçalanarak,
kollar , bacaklar , kafalar kasap dükkanlarında ki etler gibi, duvarlara
çivilerle asılarak teşhir ediliyor..
Vahşete örnek mi aranıyor. İşte size en
acımasız örnek.
Yakın tarihte - 22 Şubat 1992'de Ermenilerin HOCALI katliamı az sonra...
Tespitlerine devamla, o dönemde birde Osmanlı köy, kasaba
ve şehirlerdeki duruma göz atmanın yararı vardır..,
1912 de Balkan savaşı,
1914-1918 1. Dünya harbi ve aynı dönemde Çanakkale savaşları. Yalnız
Çanakkale’deki savaşta 120.000 şehidimiz o mukaddes topraklarımızda yatmaktadır. Ayrıca emperyalist güçlerin
(İngiliz- Fransız) verdiği zayiat ,
kendi menfaatleri adına insan deposu olarak kullandığı
Avustralyalısından- Yeni Zelandalısına , Hintlisinden, Nepallisine , Hint- Arya
menşeli Gürkanlısından(Gurka = Hindistan’daki eski İngiliz ordusunun en seçkin askerleri)
Zencisine kadar 250.000 kişiye
ulaşmaktadır. Hal böyle olunca muharebelerde başarıya ulaşabilmek adına
köy ve kasabalarımızda 15-16 yaşındaki çocuklarımızın dahi askere alınması kararlaştırılmıştı
.Boşaltılan yerlerde yalnız yaşlı insanlarla, ufak bebeler bulunmaktaydı.
Böylesine karmaşık ortamda Ruslarla iş birliği halinde olan Ermenilerce
buralara baskınlar yapılarak masum insanlarımız haince katledilmiştir
Jenosit=Soykırımın ne
olduğunu açıklığa kavuşturmak gerekirse ; ülkelerin önemli ve geçerli
sebeplerle verdikleri mücadeleler kesinlikle katliam olarak adlandırılamaz..
Olsa olsa bunun adı savaş olur.
Harp tutanaklarına
göre katliam olabilmesi için masum,
eli kolu bağlı, mücadele imkanı olmayanları
topluca katletmek gerekmektedir. Bu anlatılan gerçeklerden de soykırımı kimin uyguladığını
belirlemenin o kadar zor
olmayacağı kanısındayım..
Yakın tarihimizden bazı örnekler vererek konuya açıklık
getirmemizin uygun düşeceğini değerlendiriyorum.
Ermeniler:1. Dünya harbinde Osmanlıları, 1935 de ise
Bükreş’te Yahudi’leri
İngilizler: İrlanda halkını açlığa mahkum ederek,.
İtalyanlar: Etiyopya’da zehirli gaz kullanarak 100.000’lerce insanı,
Ruslar:1932-1935 de
Ukrayna’yı açlığa mahkum ederek,.
Sırplar:1992-1995 yıllarında
250.000 Boşnaklı masum insanı ,
Fransızlar: Cezayir’de bulunan ve sömürülen çoğu Müslüman’ı
katletmiştir
Dünya devi olma
mücadelesinde , arkasına bakma zahmeti
bile göstermeden
( arkasına baksa
belki yaptığı vahşeti görüp biraz insafa gelir)
her geçen gün tüyler ürpertici
insanlık suçlarını işlemeye hız veren ABD, cephesine göz attığımızda korkunç bir tabloyla karşılaştığımız
görülür... Acaba insanlığı ( özellikle Müslümanlığı) yok etmek adına ne gibi katliamlara imza
atmış ve atmaya amansızca devam
etmektedir?
ABD. cephesi:
1945 de Japonya’nın Hiroşima - Nagasaki bölgelerine kullandığı kitle imha silahıyla
(atom bombası) 350.000 nüfuslu her iki şehirden 80.000+40.000 =120.000 masum insanın ölümüne ve iki şehirde % 98 ‘e
varan tahribata neden olmuştur.
Bundan daha güzel ifade edilebilen soykırım örneği olabilir mi?
Yine ABD’nin yakın tarihimizde gerçekleştirdiği acımasız müdahaleler , ( kızıl derililerin
katli, Afganistan müdahalesi, körfez harekatları ), sinsi planla İran ve
Irak’ın yıllarca savaşıyla Müslümanların katli, son Irak müdahalesi ve
100.000'leri aşan masum insanların yok edilmesi vb.
Sözde katliam ve Ermeni sorunu ile ilgili gerçekleri, o günleri yaşayanların ağzından, dinlemek istersiniz diye düşünerek yaşanmış olayları dile getirmeyi görev addediyorum..
Sözde katliam ve Ermeni sorunu ile ilgili gerçekleri, o günleri yaşayanların ağzından, dinlemek istersiniz diye düşünerek yaşanmış olayları dile getirmeyi görev addediyorum..
Bakın değerli yazar Şevket Süreyya Aydemir o günleri yaşayan biri olarak nasıl
anlatıyor:
Nedir Ermenilerin iddiası?:
Osmanlı,1915 yılında Rusya ile yapılan savaşta ordusunu
arkasından vurduğu için 2 milyon
Ermeni’yi yaşadığı Osmanlı topraklarından sürüp atıyor..Tehcire (zorunlu göç)
zorladığı Ermeni’leri çoluk çocuk
demeden kesiyor.. 1,5 milyon Ermeni’yi
kesen Osmanlı’nın yaptığı katliamdır.
Bu nedenle Türk’ler suçlarını kabul edip Ermeni’lerden özür
dilemelidir..Daha da ileri giderek önce
tazminat , daha sonra da büyük
Ermenistan hayalleri ile toprak
talebinde bulunmaktır.. İki neden araştırıldığında dört T” isteği ortaya çıkmaktadır..
T-Ermeni iddialarının tanıtılması
T-Türkiye tarafından tanınması
T-Türkiye’den tazminat talebi
T-Batı Ermenistan olarak adlandırılan toprakların alınması
Ermenistan, büyük
Ermenistan (Kars-Ardahan-Erzurum-Bitlis- Van- Siirt-Elazığ- Sivas) hayaline
ulaşmak için, seçimlerin yaklaştığı
Avrupa ülkeleri ve ABD’de , etkin Ermeni lobilerinin baskısıyla tarihi bilinçli olarak saptırmayı
planlıyor..
Bakın sayın Aydemir işin aslını nasıl açıklıyor:
Bakın sayın Aydemir işin aslını nasıl açıklıyor:
“Alman Korgeneral Bronsart
Schellendorf, Türk Kuvvetlerinin
baş komutanıdır. Sadrazam
(Başbakan) Talat paşa ise yakın
dostudur. Birinci Dünya harbinde Osmanlı
ordusuyla , İngiliz ve Fransız ordularına karşı, doğu ve güney doğu Anadolu
bölgelerinde ise Rus ordularına karşı savaşıyor. Tabii olarak savaşın cereyan
ettiği bölgelerde Ermeni’ler yaşıyor. İlerleyen Rus ordusuna çeşitli bölgelerde
Ermeni’ler destek veriyor, daha da ileri
giderek bağlı oldukları Osmanlı ordusunu arkadan hançerliyor. O arada Van
–Bitlis-Maraş ve Adana’da Ermeni isyanları başlıyor.
Türk , Kürt köyleri basılıyor. Korkunç katliamlar Ermenilerce gerçekleştiriliyor.
Ayaklanmalarda maddi destek Ruslardan geliyor. Eli silah tutan 15-16 yaşındaki gençler askere alındığı için köy, kasaba ve şehirlerde bulunan bir yığın masum ve güçsüz Türk insanı , fırsat kollayan Ermenilerce acımasızca katlediliyor.
Türk , Kürt köyleri basılıyor. Korkunç katliamlar Ermenilerce gerçekleştiriliyor.
Ayaklanmalarda maddi destek Ruslardan geliyor. Eli silah tutan 15-16 yaşındaki gençler askere alındığı için köy, kasaba ve şehirlerde bulunan bir yığın masum ve güçsüz Türk insanı , fırsat kollayan Ermenilerce acımasızca katlediliyor.
Hızını alamayan Ermeni’ler daha sonraları ülkenin seçkin ve
yetkin kişilerini katlederek hedeflerine ulaşma gayreti içine giriyor..15 Mart
1921 de Almanya’da bulunan Talat paşa
NEMESİS örgütüne (ASALA’ dan
önce Ermeni TAŞNAK partisine
bağlı bir alt örgüt olarak 1920’lerde , adını her nedense Yunan
mitolojisindeki “Adalet ve İntikam Tanrıçası”ndan alan ilk gizli Ermeni terör örgütü) bağlı
yaşlı bir militan olan Tehliryan
tarafından şehit ediliyor. Daha sonra aynı örgütçe 05 Aralık 1921de
Roma’da hariciye nazırı Sait Halim paşa şehit
ediliyor...Gelişen bütün olayları bilen Alman Korgeneral
B.Schellendorf , 1916 da bildiği bütün
gerçekleri, baskılar nedeniyle ancak Temmuz 1921 de açıklaya bilmiştir.. Bütün bu olaylara paralel
olarak Ermeni ayaklanmaları devam ediyor..
Talat paşa kendi ordusunu arkadan vuran Ermeni’leri haklı olarak Kuzey Mezopotamya dediğimiz Dicle ve Fırat’ın birleştiği yer olan Suriye- Irak bölgesine nakledilmesi (Tehcir) kararını veriyor.
Kesinlikle öldürme ve kötü davranma emrini vermiyor.. Talat paşa verdiği kararla Ermeni’ler tarafından düşman ilan edilerek 1921 yılında yukarıda bahsedildiği şekilde şehit edilmiştir. Göç sırasında Ermeni’ler Mezopotamya’ya gidebilmek için Türklerin yaşadığı bölgelerden geçmeleri gerekiyordu..
Talat paşa kendi ordusunu arkadan vuran Ermeni’leri haklı olarak Kuzey Mezopotamya dediğimiz Dicle ve Fırat’ın birleştiği yer olan Suriye- Irak bölgesine nakledilmesi (Tehcir) kararını veriyor.
Kesinlikle öldürme ve kötü davranma emrini vermiyor.. Talat paşa verdiği kararla Ermeni’ler tarafından düşman ilan edilerek 1921 yılında yukarıda bahsedildiği şekilde şehit edilmiştir. Göç sırasında Ermeni’ler Mezopotamya’ya gidebilmek için Türklerin yaşadığı bölgelerden geçmeleri gerekiyordu..
Müslümanlara karşı zulüm yapan Ermeni’ler bu bölgelerden geçerken öç almak üzere burada bulunan Kürt’lerin baskılarıyla
savaş kuralı gereği öldürülmüştür.
Geri kalanlar ise hastalık, açlık ve soygun gibi doğal nedenlerle ölmüştür.
Yine tarihe şahit olan bir başka değerli ismin görüş ve
tespitlerine göz atalım.. Emekli Büyük Elçi
Kamuran Görün ( anılan konularda yıllarca araştırmalar yapmış,kafa
yormuş, elde ettiği bilgileri kitap haline getirmiş değerli diplomat) 1,5 milyon Ermeni’nin sözde katledildiği yalanını nasıl boşa çıkarıyor:
1912 yılı sayım sonuçları şöyleydi. Osmanlı İmparatorluğu hududunda 1300.000 Ermeni
yaşıyor. Bu rakam İngiliz kaynaklarınca da doğrulanıyor. Göçe tabii nüfus
ise,702.000 kişi..
1,5 milyon Ermeni’nin ölümü ise saçma ve yanıltıcıdır..702000 kişiden 500.000 i sağlıklı olarak Suriye ve Filistin’e ulaşıyor.. Bu rakamı İngiliz-Rus ve Fransa ‘da harp ceride kaynakları doğruluyor.. Savaştan sonra eksilen nüfus 200 000 dolaylarında. Bunun ne kadarı hastalıktan ne kadarı normal ölümle sonuçlandığı bilinemiyor..
1,5 milyon Ermeni’nin ölümü ise saçma ve yanıltıcıdır..702000 kişiden 500.000 i sağlıklı olarak Suriye ve Filistin’e ulaşıyor.. Bu rakamı İngiliz-Rus ve Fransa ‘da harp ceride kaynakları doğruluyor.. Savaştan sonra eksilen nüfus 200 000 dolaylarında. Bunun ne kadarı hastalıktan ne kadarı normal ölümle sonuçlandığı bilinemiyor..
Diplomat Kamuran
Görün yaptığı araştırmalar
sonucunda İmparatorluk toprakları içerisinde yaşayan Türk nüfusunda da önemli azalmalar olduğunu saptıyor. Türk
cephesinde 2,5 milyon eksilme var. Bu rakamın 550 000 kişisi savaşta cephelerde
şehit düşmüş. Zikredilen rakamlarda
yerli- yabancı tarafsız araştırmacılar birleşiyor..
Birazda
Amerikalı tarihçi Justin Mc
Corthy’nin Ermeni soy kırımı
hakkında tespitlerine göz atalım:
1887 ve 1922
yıllarında Anadolu’daki Müslümanların
nüfusu üzerinde araştırma yaptım. Anadolu’da Rum ve Ermeni nüfus oranını araştırdım. O sırada Ermenilere
.yapılan soy kırıma inanmıştım. Ancak çalışmalarım ilerledikçe Anadolu’da Ermeni’lerden fazla Türk’lerin
öldürüldüğünü fark ettim. Soy kırım hakkında
bilinçli olarak yanlış adres üzerinde oyunlar oynandığını tespit ettim.. Bunun üzerine yoğun araştırmalarıma devamla ,Anadolu da 3
milyon Türk’ün şehit edildiğini,600 000 civarında da Ermeni’nin öldüğünü tespit
ettim.
Bu insanların büyük bir çoğunluğu Rus ve Ermeni’lerce katledilmişti. Osmanlı hükümeti İstanbul- İzmir ve Edirne’deki Ermeni’lere saldırmadığı gibi rahatsız edici hiçbir eylemde dahi bulunmadı..
Bu insanların büyük bir çoğunluğu Rus ve Ermeni’lerce katledilmişti. Osmanlı hükümeti İstanbul- İzmir ve Edirne’deki Ermeni’lere saldırmadığı gibi rahatsız edici hiçbir eylemde dahi bulunmadı..
Doğudaki Ermeniler Suriye’ye göçe zorlandı. Ermeni
tarihçiler bile bu tespiti doğruluyor.. Oysa her şey Osmanlı kontrolündeydi.
İstenseydi aciz durumda olan Ermeni’lerin hepsini yok edebilirlerdi. Daha da
önemlisi göçe zorlanan Ermeni’lerin , insanlık adına Celal paşa tarafından iaşe edildiğinin tespitidir. Anılan tarihçi
gerçekleri açıklamaya devamla:
“ İngiltere’de görevli olduğum 1919-1939 yılları
arasında Anadolu’daki konsolosluk
kayıtlarını içeren İngiliz belgelerinin
kayıp olduğunu fark ettim. Bunlar dış işleri bakanlığından arşive bilinçli olarak ulaştırılmamıştı. Yani
kasıtlı olarak yok edilmişlerdi. Belgelerde İngiliz hükümetini rahatsız eden
bir şey vardı muhakkak. İnsanın aklına her şey geliyor..
Belki Mustafa
Kemal’i ortadan kaldıracak planları bile
vardı.
Mesela Rus’ların elinde
Ermeni patrikhanesinin belgeleri var!!
“Şimdi bunları kamu
oyuna açıklayacakları söyleniyor! Bu iyi
bir gelişmedir” ifadesi tarihe ve geleceğe
ışık tutabilir. Aynı zamanda Ermeni olaylarını incelerken Taşnak
arşivlerinin son derece önem taşıdığı izlenimini edindim. Taşnak’lar Osmanlı himayesinden çıkarak Avrupa’nın
desteği ile bağımsız Ermenistan’ı kurmak
istiyordu.. Ermeni devrimci güçlerinin
katliama giriştiği yolundaki
belgelerin Taşnaklarca yakıldığı
bilinmektedir.
Bakın Amerikalı
tarihçi J.Mc.Corthy, ülkemizi savunması
beklenen Türk tarihçi Halil Berkay ve Taner Akçam hakkında nasıl görüş
bildiriyor:
“Bu yazarlar olayı tek taraflı olarak değerlendiriyor ve
soykırımı savunuyorlar. Ben bu tarihçileri mantıksız buluyorum. Çünkü soykırım
da ,masum ve karşı koyamayacak yapıda tüm insanlığı katletmeniz amaçlanır..Burada böyle bir davranışa şahit
olunmamıştır.”
Ermeni kıyımı iddiaları bağlamında Ermenistan'ın ilk
Başbakanı Ovanes Kaçaznuni'nin 1923 yılında Bükreş'te yapılan Ermeni
meselesiyle ilgili Taşnak Partisi toplantısında sunduğu kendi
ve önemli bakanların imzasını taşıyan bir raporla bakın olaya nasıl
açıklık getiriyor:
"Türklere savaşı biz açtık.1914 sonbaharında, Türkiye henüz savaşan taraflardan birine katılmadığı dönemde, Güney Kafkasya'da büyük gürültü içinde ve enerjik biçimde Ermeni gönüllü birlikleri oluşturulmaya başlandı. Türklere karşı ayaklandık. Barışı sabote etmek için savaştık bile. Artık hepimiz Türklerin düşmanı olan İtilaf devletlerinin kampındaydık.
Aklımız dumanlanmıştı
Türklerle savaştık. Öldük ve öldürdük. Artık, Türklere ne
gibi bir güven telkin edebiliriz ki? Aklımız dumanlanmıştı Askeri operasyonlara
katıldık. Kandırıldık ve Rusya'ya bağlandık. Tehcir doğruydu ve gerekliydi.
Gerçekleri göremedik, olayların sebebi biziz.Türklere karşı ayaklandık ve
savaştık
Türklerin milli mücadelesi haklıydı. Barışı reddetmemiz ve
silahlanmamız büyük bir hataydı. Türklere karşı ayaklandık ve savaştık. Sevr
Antlaşması gözümüzü kör etmişti. İsyanımızın temelinde İtilaf devletlerinin
bize vaat ettiği büyük Ermenistan hayali vardı. Ama biz hiçbir zaman devlet
olamadık. Türkiye Ermenistan'ı diye bir devletin hayalden öte olmadığı
gerçeğini göremedik.
Türkler doğru yaptı
Türkler doğru yaptı 1915 yaz ve sonbahar döneminde Türkiye
Ermenileri zorunlu bir tehcire tâbi tutuldu. Türkler ne yaptıklarını
biliyorlardı ve bugün pişmanlık duymalarını gerektirecek bir husus
bulunmamaktadır.
Barışı sabote ettik
Kaderden şikâyet etmek ve felaketlerimizin sebeplerini kendi
dışımızda aramak acıklı bir durumdur. Bu bizim (hastalıklı) milli
psikolojimizin karakteristik bir özelliğidir ve Taşnaksutyun Partisi de bundan
kaçamamıştır.
Osmanlı'dan, Akdeniz'e uzanan bir Ermenistan talep ettik.
Derhal gönüllü birlikleri oluşturduk, Türklere karşı ayaklandık ve savaştık.
İsyanımızın temelinde İtilaf devletlerinin bize vaat ettiği Ermenistan hayali
vardı, gerçeği göremedik"
Ermeni fanatiklerin , iki milletin dostluğunu dinamitlemek
için neler yaptığına o kadar örnek vardır ki, kitaplar dolar taşar. Hem de
yabancı kişilerin ağzından!!!! Uluslar
arası platformda Türkiye’yi karalamak
adına katliam kararları çıkartıyorlar,
abideler dikip filmler çevirtiyorlar. Amaç; Türk ve Ermeni’leri birbirine
düşman etmek..
Kafaları melanetten
başka hiçbir işe işlemeyen zalim
ruhlu Ermeni Diasporasının kötü emellerini boşa çıkartacak
“Ermenia-GreatDeseption/Ermeni hilesi” adlı
kitabın yazarı Arkansas eyaletinde yaşayan Sam Weems adlı emekli bir savcının kitabında
kaleme aldıklarına bir göz atalım:
“ Bendeniz koyu
bir Hıristiyan olarak Ermeni belgelerini incelerken, Ermeni’lerin Türk’leri karalamak adına olmadık yalanlar ileri sürdüklerine , bunu
yaparken de Din kimliğini ileri
sürdüklerine şahit oldum.
Kitabımı yazabilmek için Washington,Paris,Londra, Moskova ve İstanbul’daki arşivleri inceledim. Ancak Ermenistan’da arşiv araştırması yapmama izin vermediler. Beni Boston’daki Ermeni Federasyonu’nun arşivlerine bile sokmadılar .
Hoş görüden yoksun Ermeni’lerin Türkiye’de çok sayıda kilisesinin bulunduğunu , buna karşın Ermenistan’daki camilerin bu gün ayakta kalmadığını tespit ettim.
Osmanlı Anadolu’sunda görevli Amerikalı ve İngiliz devlet memurlarıyla , askeri yetkililerin tuttuğu raporlara dayanarak yaptığım nüfus hesaplamalarıyla soykırımın mümkün olmayacağını da anladım.
Kitabımı yazabilmek için Washington,Paris,Londra, Moskova ve İstanbul’daki arşivleri inceledim. Ancak Ermenistan’da arşiv araştırması yapmama izin vermediler. Beni Boston’daki Ermeni Federasyonu’nun arşivlerine bile sokmadılar .
Hoş görüden yoksun Ermeni’lerin Türkiye’de çok sayıda kilisesinin bulunduğunu , buna karşın Ermenistan’daki camilerin bu gün ayakta kalmadığını tespit ettim.
Osmanlı Anadolu’sunda görevli Amerikalı ve İngiliz devlet memurlarıyla , askeri yetkililerin tuttuğu raporlara dayanarak yaptığım nüfus hesaplamalarıyla soykırımın mümkün olmayacağını da anladım.
Ermeni’lerin konu üzerindeki
amansız saptırmaları karşısında
’Ermeni propagandacılarına mı ,yoksa
kendi Amerikalılarımıza mı
inanalım’ açıkçası
şaşırdım..
Amerikan kongresi kayıtlarını araştırınca saldırgan, kavgacı, işkenceci, hırsız, yalancı ve dilenci Ermenistan’a , Amerikan vergi yükümlülerince 10 yıl içinde 1,5 milyar dolar yardım yapıldığını tespit ettiğimde isyan ettim..
Sahtekar Ermeniler hiç sıkılmadan bizim verdiğimiz vergileri ,Washington’da soykırım müzesi yapmak için bina alımına harcıyorlar. Bu Hıristiyanlık adına utanç verici bir durumdur.Eğer bir soykırım müzesi kurulacaksa sergileyecekleri arasında Türk’lerde olmalıdır. Yoksa kurdukları müze ırkçı nefret müzesi olmaktan öte bir anlam taşımaz”
Amerikan kongresi kayıtlarını araştırınca saldırgan, kavgacı, işkenceci, hırsız, yalancı ve dilenci Ermenistan’a , Amerikan vergi yükümlülerince 10 yıl içinde 1,5 milyar dolar yardım yapıldığını tespit ettiğimde isyan ettim..
Sahtekar Ermeniler hiç sıkılmadan bizim verdiğimiz vergileri ,Washington’da soykırım müzesi yapmak için bina alımına harcıyorlar. Bu Hıristiyanlık adına utanç verici bir durumdur.Eğer bir soykırım müzesi kurulacaksa sergileyecekleri arasında Türk’lerde olmalıdır. Yoksa kurdukları müze ırkçı nefret müzesi olmaktan öte bir anlam taşımaz”
SONUÇ OLARAK;
Dikkat edilirse yurt
dışında sürekli olarak Türk’ler
tarafından katledilen Ermeni
hikayeleri dile getiriliyor. Atatürk
bile zamanında , Balkan ve İstiklal savaşından
başarı ile çıkılmasına rağmen
“çatışmalarla yola devam edilemeyeceğini , nefret ve kötü anılarla bir yere varılamayacağını” söyleyerek, ülkeleri barışa hizmet etmeleri adına çaba göstermeye
çağırıyordu... Ancak tarihini bilmeyen ve Emperyalist güçlerce eğitimde
başarısızlık adına uygulanan baskılar nedeniyle, çok çabuk unutan bir millet olduğumuz için,
Ulu Önder Atatürk’ün gönlünden geçen ve gerçekleştirmek adına büyük mücadeleler
verdiği “Yurtta Sulh Cihanda Sulh” ilkesinin
1950-60-70li yıllarda söylemde bırakıldığı, ilke doğrultusunda yeterli
eylem planı yapılmadığı ve bu nedenle de Dünya’da kapısı sürekli çalınan ,
üzerinde her türlü oyunların oynandığı bir Türkiye yaratılmıştır..
İnsanlığın
teşekkülünden bu yana zamanın çok büyük
bir bölümünün savaşlarla geçtiği
dikkate alınırsa , Ben, Atatürk’ün
“Yurtta Sulh Cihanda Sulh” ilkesinden; barış ortamı yaratabilecek bir ülkenin
daha hazar zamanında bütün Milli Güç
Unsurlarıyla birlikte savaşa hazırlanması gerektiğini anlamaktayım. Müteyakkız
olunduğu takdirde muasır
medeniyetler seviyesine ulaşma imkanı da
yaratılabilir diye değerlendirmekteyim. Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün
işaret ettiği gibi düşünmeyen ülkelerin
kapılarının ilk fırsatta zorlanacağı ve
daha da ileri gidilerek tarihten silinme ile karşı karşıya kalacağını
değerlendiriyorum..
Zayıf ve başarısız konumdaki
Ermenistan’ın, ABD. ve Avrupa ülkelerinde yerleşmiş, yetkin ve sözü geçen kişilerle
yaptığı güçlü Ermeni lobi
faaliyetleri sayesinde aradan yıllar geçmesine rağmen maalesef masa
başında savaşı kazanacağı endişesini de dile getirmeliyim.
Bütün gerçek beyanatlardan
da anlaşıldığı gibi, artık
yaşanmış tarihi bilmekle kalmayıp,
Dünya’da (İngiliz, Rus,Alman Fransa vb.)
yaşamakta olan ve ebediyete intikal
etmiş değerli tarihçi, Devlet ve bilim adamlarının kaleme aldığı kitap ve dokümanlardan istifade
ederek, Dünya insanını , bir çatı altında toplayıp ,gerçek taşların eteklerden
dökülmesinin amansız takipçisi olmalıyız, diye değerlendirmekteyim.
Bu arada ABD'den gelen ŞOK RAPOR'a bir göz atalım..
Bu arada ABD'den gelen ŞOK RAPOR'a bir göz atalım..
ABD'DEN ŞOK RAPOR
Monday, 22 June 2009 07:25
ABD eski Başkanı Reagan’ın danışmanı Fein: “Beyaz Saray araştırma yaptı, Ermenilerin 2 milyon Müslüman Osmanlı’yı katlettiği ortaya çıktı. Ermeniler, kendi arşivlerini açmıyor, çünkü bu gerçeğin ortaya çıkmasını istemiyor…” dedi.
ABD Başkanı Ronald Reagan’ın hukuk danışmanlığını yapan Bruce Fein, sözde Ermeni soykırımı iddialarını değerlendirdi. Ermenilerin bu iddialarının son derece asılsız olduğunu belirten Fein, Reagan’ın başkan olduğu 1981'de bu konunun Beyaz Saray tarafından araştırıldığını ve iddiaların asılsız olduğunun belgelendiğini söyledi. İşte sözde Ermeni soykırımı konusunda Fein’in açıklamaları:
“Osmanlı İmparatorluğu’nun azınlıklara karşı “müthiş” sayılabilecek bir özen gösterdiği gerçeğini unutmamak gerekir. Azınlıklar, kendi dini özgürlüklerini ve hayatlarını son derece rahat bir şekilde sürdürdü.
Ermeni terör çeteleri I. Dünya Savaşı sırasında Fransa ve Rusya ile birlikte Osmanlıları öldürdü. Bu rakamın 2 milyon civarında olduğu bir gerçek. Ermeni kayıplarının ise 500 bin civarında olduğu araştırmalarla kanıtlandı. Burada asıl önemli konu, Ermenilerin ihanetidir. Osmanlı da kendisini savundu. Özellikle ABD’de yaşayan Ermeniler, soykırım yalanı ile büyük getiri sağlıyor. ABD yönetimi de büyük paralar döndüğü için Ermenileri karşısına almak istemiyor. Ermeniler ısrarla kendi arşivlerini açmıyor. Çünkü yıllardır soykırım yalanı ile dönen getirimi kaybetmek istemiyorlar. Arşivler açıldığı anda gerçek ortaya çıkacak.”
Her zaman şahit
olunduğu gibi İcraata dökmeden yalnızca
“meseleyi tarihçilere bırakalım” zihniyetiyle
hareket ettiğimiz takdirde
sıkıntıya düşeceğimizi unutmamalıyız. 22 Aralık 2011 İzmir
Fevzi MORAY
E. P. KD. ALB.
A
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder