Salı, Aralık 10, 2024

“TÜRKİYE, BİR ZAMANLAR KÖY ENSTİTÜLERİYLE KIRSALI KALKINDIRAN ÜLKEYDİ!” İkinci(2) Bölüm

Birinci bölümde "Atatürk Döneminde Eğitim: Şahlanıştan Gerilemeye Uzanan Süreç" başlığı ile eğitim ve öğretim kurumunun kimler tarafından geriletildiğiyle ilgili çarpıcı tespitleri sizlerle buluşturmuştum.

 

 

 

“TÜRKİYE, BİR ZAMANLAR KÖY ENSTİTÜLERİYLE KIRSALI KALKINDIRAN ÜLKEYDİ!” İkinci(2) Bölüm.

 

Bu bölümde ise Eğitim Sektörünün karşısında olan çok daha önemli gelişmelerin adı konacaktır. Nedir o dediğinizi duyar gibiyim. 

Kısaca söyleyeyim. 

 Kırsal kesimde yaşayan ve eğitim imkânlarından yoksun olan çocuklara eğitim veren, bu öğrencileri hem akademik hem de tarımsal ve teknik konularda yetiştirerek köylere öğretmen olarak geri dönmelerini sağlayan Köy Enstitülerinin küresel çetenin baskılarıyla neden, 1956 yılında KAPATILDIĞINI tekrar hatırlamak ve hatırlatmak gerektiğini bilmek hakkımızdır diye düşünüyorum. Köy Enstitüleri’nin kapatılma gerekçelerine şimdi göz atabiliriz. 1950'de Demokrat Parti'nin (DP) iktidara gelmesiyle birlikte Köy Enstitüleri’nin kapatılma sürecine hız verildi. Enstitülerin kapatılmasıyla ilgili gerekçeler arasında, Türkiye’de bulunan köy enstitülerinin "SOLCU" ya da "KOMÜNİST" düşüncelerin merkezi haline geldiğine dair suçlamalar dile getiriliyordu! 

Kimlerin direktifiyle!? 

Küresel Batının tabii ki! 

Önemi nedeniyle konuyu biraz açalım!. 

Yıl, 1952’yi gösterirken, Türk Ulusunun üzerinde oynanan oyunların fitili NATO’ya girişle birlikte ateşleniyordu! NATO demişken NATO’ya giriş şartlarından bahsetmezsek olmaz. Unutmayınız yıl : 1952! Küresel Batının öne sürdüğü şartlar çok ilginç ve düşündürücü! 

1-NATO’ya girmek istiyorsan önce Kore’de savaşacaksın! 

 “Mealen; bu savaşta silahlı kuvvetlerinizi insan deposu olarak kullanacağım!” 

2-Türkiye’de Dini Eğitim ve Din devletine dönüşüm şartı getirilecektir! Çünkü dönemin yeni hükümeti (DP) , enstitülerin eğitim ve öğretim anlayışını, küresel batı ile ortak olan siyasi politikalarına uyumsuz görüyordu! 

“Neden ACABA!” Ünlem koyduğum deyimi biraz açayım. Köy Enstitüleri'nin amacı, kırsal kesimde eğitim ve kalkınmayı artırmak olsa da, toprak ağaları ( Adnan Menderes başta olmak üzere !) ve muhafazakâr çevreler bu kurumun köylüleri bilinçlendireceğini ve bu bilinçlenmenin köylüleri kendilerine karşı harekete geçirebileceğini düşünerek enstitülerin varlığından rahatsızlık duyuyorlardı! Yani mealen, küresel çeteyle aynı dil ve düşüncede birlik halinde hareket edeceklerini beyan ediyorlardı. Günümüzde ise yukarıdaki görüşü destekleyen profesör unvanlı Bülent Arı, 21 Mart 2016 tarihinde Aktif Haber’de bakınız, nasıl bir açıklama yapıyor!? Açıklamasında “Okuma Oranı Arttıkça Beni Hafakanlar Basıyor. Türkiye’nin Geleceği İçin Cahil Nesillerin Gerektiğini Ve Daha Yararlı Olacağını” dile getiriyordu! Bu görüşüyle; medeniyetin kapılarını açan Eğitim Enstitüleri’nden nefret ettiğini televizyonlardan gözümüzün içine bakarak söylüyordu! 21YY’da bu görüşüyle Prof. Dr. Bülent Arı, kamuoyunun çok büyük tepkisine neden olmuştur. Eğitim ve öğretim camiasının yüceliğine yakışmayacak suçlamalarına karşı aldığı cezalar, akıl durduracak, hayal kırıklığı yaşatacak türdendir. Bu tartışmalı ifadelerinden sonra Arı, görev yaptığı Sabahattin Zaim Üniversitesi’nden istifa etmiş ve ceza alacağı yerde adeta ödüllendirilerek eğitim kurumunun beyni olan YÖK’ün Denetleme Kurulu Üyeliği'ne atanmıştır. Anılan kişinin vukuatları bununla da sınırlı değildi. Konumuz “ Türkiye’de Eğitim Sistemi” olunca bu kişinin şahsi suçlarını merak edenler arama motorundan geniş kapsamlı bilgi alabilirler. Ancak kısaca belirtmek gerekirse, Bülent Arı'nın akademik kariyerinin yanı sıra, pek çok yüz kızartıcı şahsi olaylarla da ilişkilendirildiğini bilmenizi isterim. İkinci (2) bölümün sonu…Devam edecektir. 

NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder