(........)ASIL OLAN TÜRKLÜK OLUNCA! F.MORAY
Değerli dostlarım ve
kahraman silah arkadaşlarım, bizlere yaşatılan acı verici sıkıntılara bakılırsa stres altıda olmamak mümkün görülmüyor.
Hapishanelerde Ergenekon, Balyoz
ve benzeri düzmece kurgularla suçsuz yere yattığı bilinen değerlerimizi
düşündükçe bedensel ve ruhsal
sıkıntıları yaşamak da mukadderatımız
oluyor. Bu nedenle önemli gördüğüm etkinliklere katılamadığım için
beni bağışlayınız. Gözünü
daldan, budaktan esirgemeyen sağlıklı dostlarımın yürekten girişimlerini günbegün takip ettiğimi ve her daim gönülden
desteklediğimi bilesiniz istedim bu gün…
Malum nedenlerle (!) sık olmasa
bile beni yazmaya sevk eden çok hayati değerde konular oluyor. İşte bu
gün o günlerden biridir.
“Türklüğün, Atatürkçülüğün sorgulanmaya, daha da ileri
gidilerek yok edilmeye başlanması olmuştur bu gün yazmama esas
sebep. Hem de içimizdeki kadir bilmezler tarafından..Türk olmayı içine sindiremeyenler su yüzüne bu dönemde çıkmış ve hiçbir
sakınca görmeden “ben Türk değilim” diyebilmişlerdir.
Yine Türkiye
Cumhuriyeti devletini temsil eden
bayrağımızın “Misak-ı Milli”
hudutlarımız içinde olan Diyarbakır ilimizde
yok sayıldığı, Kürtleri temsil eden
sözde PKK çaputlarının ise aynı
ilde ellerde taşındığı günleri de
gördük. Pes Vallahi pes!..
Dışımızdaki ecnebilerin kendilerine nasip olmayan Atatürk ve önderliğinde verilen milli
mücadeleyi buruk bir gururla
sahiplendiğini anlatmakla geçiyor ömrümüz.
O nedenle aşağıdaki klibi öncelikle seyretmenizi isterim.
***
Değerli vatansever dostlarım, şimdi beni hem duygulandıran
ve hem de içimi burkan esas konuya geçebilirim.
Sayın Mustafa Mutlu'nun 06 Mart 2013 tarihinde Ürdün Kralı Abdullah'a
yazdığı mektup kısa süre önce ileti adresime
düştü.
Sayın
Mutlu’nun aşağıdaki yazısını zamanınız
varsa okumanızı tavsiye ederim.
Ürdün Kralı
Abdullah’ın, Anıtkabirde göz yaşı dökerek Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ı
demokratik açıdan eleştirmesine Başbakan yardımcısı Arınç’ın aşağıdaki ifadesi
son derece manidar ve talihsiz bir beyan olmuştur.
"Bu adamın, böyle söyleyeceğini
Anıtkabir'deki gözyaşlarından anlamıştım...."
Zülfü-yâre dokunduğu ve kurumaya yüz
tutmuş yaralarımı kanattığı için siz değerli dostlarımı önemli gördüğüm bu konuda aydınlatmam farz
olmuştur.
Şimdi ülkemiz üzerinde oynanan tehlikeli oyunları sizlerin engin görüşlerinize sunacağım. . Malumunuz kökü Osmanlı hanedanlığına dayanan Ürdün Kralı Abdullah ülkemize gelmiş, Atamızın Anıtkabir'deki mozolesine çelenk koymuş, saygı duruşunda bulunmuş ve çok daha önemlisi göz yaşlarını tutamamıştır. Bu konuyu dile getirmemin önemli bir nedeni vardır. Zira Kral Abdullah annem tarafından uzaktan akrabam olurlar. Kendileri, tarihini iyi bilen , Atatürk’ün önderliğinde yapılan fedakarlıkları, verilen mücadeleleri ve alınan akılcı kararları çok iyi değerlendiren bir şahsiyettir. Böyle olduğunu da Anıtkabir'i ziyaretiyle zaten kanıtlamıştır. Tıpkı yukarıya taşıdığım Macaristan ileri gelenlerinin Ülkemizin kurtarıcısı Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve dava arkadaşları hakkında dile getirdikleri gibi..
Anlatacaklarımı ilgiyle karşılayacağınızı
biliyorum. Yine biliyorum ki 'bilgi
sahibi olunmadan fikir sahibi de olunmuyor.'
Kral Abdullah, vefalı ve gerçek bir Osmanlı evladı
olup aynı zamanda merhume kraliçe Zeyn’in torunu ve kral
Hüseyin’in de en büyük oğludur.
Kral Abdullah’in Anıtkabir'de Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün huzurunda göz
yaşlarını tutamamasına başka anlamlar yüklemek en başta Osmanlı geçmişine
ihanet etmek demektir. Kral Abdullah'in yaptığı ; o muhteşem
Anıtın başında Türkiye Cumhuriyetini yoktan var eden Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve onun silah
arkadaşlarının büyüklüğünü göz yaşlarıyla süslemesi olmuştur. Gerçek budur ve gerisi teferruattır.
En derin sevgi ve saygılarım; gerçekleri bilip, hakikatleri
öğrenmek isteyenlerle paylaşanlaradır. 31 Mart 2013- İzmir
Fevzi Moray
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder